Genel Ekonomik Durum
Genel Ekonomik Durum
Ekonomik Yapı
Latin Amerika’nın en güçlü ekonomilerinden birine sahip olan Meksika; Çin, Brezilya, Rusya ve Hindistan’dan sonra dünyanın 5. büyük “gelişmekte olan pazarı”dır. 1980’li yıllardan itibaren geçirdiği ekonomik dönüşümün ve 1994 yılında yürürlüğe giren NAFTA’nın etkisi ile ABD ve Kanada ile ticareti üç kat artan Meksika, liberal bir ekonomiye sahiptir. Ancak özel ve kamuya ait tekelleşmiş şirketlerin ülke ekonomisindeki ağırlığının hala hissedilmesi, rekabeti ve üretkenliği kısıtlayan, fiyatları artıran ve hizmet kalitesini düşüren önemli bir yapısal faktördür.
Son yıllarda ülke ekonomisindeki ağırlığı azalmakla birlikte petrol gelirleri, hala ihracat gelirlerinin %10’unu ve tüm kamu gelirlerinin üçte birini oluşturmaktadır. Devlete ait olan petrol şirketi Pemex, dünyanın 7. büyük petrol şirketi olup, 2014 yılından bu yana yabancı şirketler de petrol sektöründe faaliyet gösterebilmektedir.
Ekonomik faaliyetler, genel olarak başkentte yoğunlaşmaktadır. GSYİH’nin %20’sinin üretildiği başkent Mexico City’nin bağlı olduğu eyalet, ağır sanayinin merkezidir. Kuzey sınırındaki altı eyalet (Baja California, Sonora, Chihuahua, Coahuila, Nuevo León ve Tamaulipas), Meksika’nın imalat sanayi ve özellikle ABD’ye ihraç edilen üretim mallarının üretildiği ve satıldığı fabrikaların yoğunlaştığı bölgedir.
Jalisco, Puebla ve Guanajato refah seviyesi yüksek olan ve imalat sanayinin geliştiği eyaletlerdir. Veracruz, tarım ve petrol sanayi ile öne çıkmaktadır. Meksika Körfezi’ndeki eyaletlerden özellikle Quintana Roo turizm açısından gelişmiştir. Ülkenin yaklaşık yarısı yoksul olarak değerlendirilmekle birlikte, tarımsal üretim yoğun olduğu güneydeki eyaletlerde bu oran %75’e ulaşmaktadır. Chiapas, Oaxaca, Guerrero’nun bazı alanları ve Pasifik kıyılarında da yoksulluk oranı yüksektir.
Meksika'dan ABD'ye göç sorunu, ABD'nin önerisi ile yabancı yatırımların yer aldığı ve gümrüksüz ve kotasız ara ve sermaye malı imalatına imkan veren “maquiladora” üretim bölgeleri kurularak önlenmiş, bu sistemden her iki ülke de yarar sağlamıştır. ABD'nin avantajı; ülkesine olan insan göçünü durdurmak ve fason imalatla düşük maliyetli üretim malları üreterek üçüncü dünya ülkelerinde pazar gücünü artırmak olmuştur. Meksika ise, yabancı sermaye girişini hızlandırarak istihdam imkanı sağlamış, ekonomik sorunlarının bir kısmına çare bulmuş ve bu üretim bölgelerinde çalışarak yetişen nitelikli insan gücüne kavuşmuştur.
Ekonomi Politikaları
Ticaretinin %90’ından fazlasını Serbest Ticaret Anlaşmaları ile yürüten Meksika’nın 45 ülkeyi kapsayan 10 Serbest Ticaret Anlaşması yürürlüktedir. Enerji maliyetlerinin azaltılması, ekonominin petrole bağımlılığının azaltılması, altyapı hizmetlerinin geliştirilmesi, rekabet ortamının iyileştirilmesi, yoksullukla ve işsizlikle mücadele, vergi gelirlerinin artırılması gibi konulara öncelik verilmektedir.
Ekonomik Performans
Meksika ekonomisi 2008 yılı sonunda ABD’de başlayan kriz, uyuşturucu kartellerinin yol açtığı şiddet olayları ve Meksika’dan dünyaya yayılan H1N1 salgını nedeniyle 2009 yılında resesyona girmiştir. 2008 yılında %1,5 oranında büyüyen ülke ekonomisi, 2009 yılında %6,5 oranında küçülmüştür. Bu küçülme, aynı zamanda ülkenin 1932 yılından bu yana yaşadığı en büyük yıllık küçülme olmuştur. H1N1 virüsünün ülke ekonomisine zararı ise 2009 yılında 2 milyar Dolar’ı bulmuştur. Merkez Bankası 2008 yılında 5,6 milyar Dolar değerinde ekonomik bir önlem paketi açıklamış, bunu 2009 yılında daha sert önlemler takip etmiştir.
Küresel ekonomik kriz ile birlikte tüm dünyada ve dolayısıyla Meksika’da yaşanan likidite darlığı, tüketim harcamalarında ve yabancı sermaye girişinde de düşüşe yol açmıştır. Pazar çeşitlendirme çabalarına rağmen Meksika’nın en önemli ihraç pazarı olan ABD’ye ihracat olanaklarının daralması, Meksika ekonomisinde özellikle otomotiv, inşaat, turizm ve lojistik sektörlerini etkilemiştir. 2009 yılı sonunda ABD ekonomisindeki iyileşmelere paralel olarak bu ülkeye ihracatını yeniden artıran Meksika ekonomisi toparlanarak yeniden düzenli büyüme sürecine girmiştir. Ancak iç piyasada aynı gelişim halihazırda sağlanabilmiş değildir.
Cari dengenin korunmasında en önemli destekleyici unsurlar, ekonominin %30’unu oluşturan turizm gelirleri ve ABD’de çalışan Meksikalı göçmenlerin gönderdiği dövizlerdir. Nitekim ABD’de yaşayan 33 milyon Meksikalı, ABD standartlarına göre çok düşük, ancak Meksika’da kazanacaklarından 7 kat daha fazla kazanmakta, bu kazançlarının yaklaşık dörtte birini ise ülkelerine göndermektedir. Bu birikimler, Meksika ekonomisi için önemli bir kaynaktır.
Ekonomide Geleceğe Yönelik Beklentiler
Enerji sektöründe gerçekleştirilen reformlar sonrası petrol fiyatlarının ve üretiminin (ve dolayısıyla sınai faaliyetlerin) azalması ve kamu harcamalarının (dolayısıyla inşaat faaliyetlerinin) azalması nedeniyle 2014 yılında yalnızca %2,1 büyüme kaydeden Meksika ekonomisinin 2015 yılında %2,3 oranında, 2017-2020 yılları arasında ise ortalama %3,7 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. Meksika ekonomisini güçlendirmeye yönelik telekomünikasyon, enerji ve maliye alanlarında gerçekleştirilen reformların uygulanması ile rekabetin, üretimdeki verimliliğin ve yabancı yatırımların artması, dış talepteki büyüme, orta gelir sınıfının genişlemesi (toplam nüfusun %40’ını oluşturmaktadır) ile artan iç talebin orta vadeli büyümeye pozitif katkı yapması beklenmektedir.
ABD otomotiv endüstrisindeki olumlu gelişmeler sonucu ABD’li firmaların üretimlerinin bir kısmını maliyet bakımından daha avantajlı olan Meksika’ya kaydırması, ABD’ye ihracat yapma amacıyla Çinli firmaların Meksika’da fabrika kurmaları, Çin’den daha düşük taşıma ve üretim maliyetleri sebebiyle birçok firmanın Meksika’da üretim yapmayı tercih eder hale gelmesi gibi faktörlerle ülkenin orta vade göstergelerinin olumlu olacağı tahmin edilmektedir.