Genel Ekonomik Durum
Genel Durum
Tunus ekonomisinin genel yapısı incelendiğinde, ülkenin bağımsızlığını kazandığı 1956 yılından 1970’li yıllara kadar devletin ekonomik yaşama önemli ölçüde müdahale ettiği görülmektedir. Sömürge döneminin bir sonucu olarak yabancıların elinde bulunan geniş araziler 1964 yılında kamulaştırılarak köylülere dağıtılmış, aynı dönemde köylüleri tarım kooperatiflerinde örgütlemeye yönelik girişimlerde bulunulmuş, ancak söz konusu girişimlerden kırsal kesimdeki yaygın muhalefet ve kredi veren devletlerin baskısı sonucunda vazgeçilmiştir. Tunus’ta 1972 yılından itibaren özel sektör yatırımlarının teşvik edilmesi amacıyla bazı önlemler yürürlüğe konmasına rağmen, gerçek anlamda serbest piyasa ekonomisine ancak 1987 yılında adım atılabilmiştir.
Tunus ekonomisi, turizm başta olmak üzere, hizmet sektörü, tarım, tekstil ve konfeksiyon, hafif sanayiler ile petrol ve fosfat üretimine dayanan gelişme yolunda bir ekonomidir. Kalkınmaya dönük yatırımlarda gerek Batılı devletlerin (1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren Avrupa Birliği), gerek uluslararası kuruluşların sağladığı mali destek önemli yer tutmaktadır.
Tunus ekonomisinin dünya genelinde meydana gelen çeşitli ekonomik çalkantılara rağmen nispeten olumlu görüntü sergilemeye devam etmektedir. Tunus Hükümeti, ekonomiye ilişkin müdahalelerini sosyal istikrar, ücretler ve istihdam üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirecek şekilde uygulamaya büyük gayret sarf etmektedir. Dünya geneline göre global krizden en az etkilenen ülke olmuştur.
Gıda ürünleri ithalatta önemli bir yer tutmakla birlikte ülke, başta zeytinyağı olmak üzere önemli bir tarım ürünleri ihracatçısıdır. Dünya fosfat üretiminde ilk sıraları alan Tunus, fosfatı işleyerek fosforik asit ve gübreye dönüştürmektedir. Ülkede petrol ve gaz üretilmektedir. İmalat sektöründe ise, tekstil ve deri ürünleri en önemli ihraç kalemlerini oluşturmaktadır.
Üretimde ve ihracatta fosfat ve petrol eski önemini yitirmiştir. Diğer taraftan tekstil, gıda işleme, elektrikli ürünler önem kazanmıştır.
Tunus hükümeti, tekstil, makine ve elektrikli ürünler, otomotiv parçaları, eczacılık ürünleri, ayakkabı ve deri, gıda ve bilişim teknolojilerine yapılacak yatırımlar açısından rekabet avantajına sahip olduklarını duyurmuştur.
Tunus iç pazarının küçük olduğu düşünüldüğünde Tunus’un AB, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki daha büyük pazarlara giriş imkanını da yatırımcılara sunduğu görülmektedir. AB ile arasındaki Ortaklık Anlaşması, Avrupa pazarına girişte sanayi ürünlerinde gümrüksüz giriş imkanı sağlamaktadır.
İstihdam, bölgesel kalkınma, güvenlik ve istikrar, adalet olmak üzere dört temel başlık altında oluşturulan Hükümetin Eylem Planı Ulusal Kurucu Meclisine sunulmuştur. Eylem Planında, demokratik reformların gerçekleştirilmesi kapsamında, bağımsız bir yüksek seçim kurulunun, bağımsız bir görsel ve işitsel bilgi yüksek kurulunun kurulması, yolsuzluklarla mücadele için özel bir hukuki teşkilatın, sosyal paktın oluşturulması için ulusal bir konseyin ve temel reformlarla ilgili ulusal bir diyalog platformunun oluşturulması çalışmalarına yer verilmiştir. Eylem Planında sektörlere göre alınacak tedbirler ve reformlarla ilgili başlıklar aşağıda sunulmaktadır.
- Siyasi hayatı ve demokratik reformları geliştirmek,
- Genel boyutta başta olmak üzere tüm boyutlarda güvenlik duygusunu pekiştirmek,
- Merkeze yakın bir sosyal yapı, ılımlı bir dini model ve çok kültürlü bir ortam,
- Hesap sorabildiği gibi barıştırmayı sağlayabilen bir adalet sistemi,
- İyi ve etkili bir yönetim,
- Yoksullukla mücadele,
- İşsizliğin düşürülmesi ve işe alım mekanizmalarının geliştirilmesi,
- Ekonomiyi ve yatırım ortamını geliştirmek, genel dengeleri korumak,
- Sosyal yaşam koşullarının iyileştirilmesi için herkese yönelik çok boyutlu ve global kalkınma,
- Sağlıklı bir çevrenin niteliklerini birleştirmek ve doğal felaketleri öngörebilmek
- Dengeli bir bölgesel kalkınma
- Dış siyaset
Tarım ve balıkçılık sektörünün GSYİH’daki payı % 9’a yükselmiştir. İhracat gelirlerinin ise özellikle gıda işleme alanında yaklaşık %10’u bu sektörden elde edilmektedir. Bu sektör toplam işgücünün yaklaşık %16’sını istihdam etmektedir. Yerli üreticileri korumak için AB dışı ülkelerden gelen ürünlere hükümet belirgin ticari engeller uygulamaktadır. Özellikle sermaye malı olmayan ithalata tarife dışı engeller uygulanmaktadır.
Tunus, Genel Preferanslar Sistemi çerçevesinde mamul mallarda, tarımsal ürünlerde ve el sanatları ürünlerinde; ABD, Kanada, İsviçre, Avustralya ve Japonya’nın tercihli tarifelerinden yararlanmaktadır. Ayrıca Mısır, Fas, Ürdün ile tarife engellerini kademeli olarak tümüyle indirmeye yönelik Serbest Ticaret Anlaşmaları bulunmaktadır. 1998 yılında Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nda yayınlanan Rekabet Raporu’nda Tunus Kuzey Afrika’daki ikinci güçlü ülke olarak değerlendirilmiştir.
2022 yılına kadar Tunus’un GSYİH’ndaki artışın yılda %4’ün üzerinde olacağı tahmin edilmektedir. Bu dönemde, sanayi üretiminin yılda ortalama %4,2 oranında büyümesi ve tarım üretiminin ise %2,6 oranında büyümesi beklenmektedir. Aynı dönemde enflasyonun yılda ortalama %3,9 oranında artacağı tahmin edilmektedir.
Tunus, önümüzdeki 5 yıllık dönemde sosyal ve ekonomik zorluklarla yüzleşmeye devam edecektir. Siyasi yapının çok parçalı halde olması, koalisyon hükümetlerin kurulmasını zorunlu kılmaktadır. Eşitsizliğin azaltılması, kamu hizmetlerinin güçlendirilmesi ve istihdam yaratılmasına yönelik çabaların yavaş ilerlemesi, Tunus halkında huzursuzluğa yol açmaktadır. Güvenlikte bazı iyileştirmeler olmasına rağmen, siyasi, ekonomik, sosyal ve dini faktörler göz önüne alındığında, kökten dinci terörün önlenmesi kolay olmayacaktır.
Ana işçi sendikasının ekonomik liberalleşmeye karşı direnç göstermesi, borçlanmayı teminat altına alma önlemlerini de içeren ekonomik politika reformunu yavaşlatmaktadır. Hükümetin kamu kesimi ücret faturalarını hafifletmek veya vergi planını genişletmek için radikal adımlar atması, mali konsolidasyonda ilerlemeye engel olmaktadır. Uzun vadeli sosyal ve politik zorluklar göz önüne alındığında, önümüzdeki 5 yıllık dönemde Tunus GSYİH’nın reel büyümesi fazla olmayacaktır. İhracatın toparlanması ve turizmin gelirlerinin artması nedeniyle cari işlemler açığının, GSYİH içindeki payı kısmen azalsa da halen finansmanda zorluk yaşanmaktadır.