Genel Ekonomik Durum
Temel Ekonomik Göstergeler
2017a | 2018a | 2019b | 2020b | 2021b | 2022b | 2023b | 2024b | |
GSYİH (Cari Fiyatlar -milyar $) |
526,75 | 585,82 | 565,85 | 606,73 | 645,42 | 685,94 | 729,84 | 777,24 |
GSYİH Büyüme (Sabit Fiyatlar -%) |
4,94 | 5,15 | 4,03 | 3,08 | 2,69 | 2,53 | 2,49 | 2,49 |
Kişi Başına Düşen GSYİH (Cari Fiyatlar - $) |
13 872 | 15 426 | 14 902 | 15 988 | 17 021 | 18 108 | 19 290 | 20 573 |
Tüketici Fiyat Enflasyonu (ort, %) | 1,98 | 1,6 | 2,41 | 3,5 | 3,43 | 3,3 | 3,1 | 2,85 |
Nüfus (milyon) | 37,97 | 37,98 | 37,97 | 37,95 | 37,92 | 37,88 | 37,84 | 37,78 |
Cari İşlemler Dengesi (milyar $) | 0,6 | -3,28 | -4,86 | -6,84 | -10,14 | -11,97 | -14,37 | -16,3 |
Kaynak: IMF, Ekim 2019, a Gerçekleşen, b Tahmin
Polonya önemli ölçüdeki yüzölçümü, nüfus ve ekonomik potansiyeli ile orta büyüklükte bir Avrupa ülkesidir. GSYİH’da son yıllardaki artış nedeniyle dünya ekonomisindeki önemi ve payı yükselmektedir. Özelleştirme uygulamaları neticesinde, ülke Merkezi ve Doğu Avrupa Ülkeleri içerisinde en fazla doğrudan yabancı sermaye yatırımlarına konu olan ülke durumundadır.
Ülkede alt yapı yatırımlarının hız kazanması, doğrudan yabancı sermayenin pazara olan ilgisinin kesintisiz devam etmesi ve tüketim harcamalarının mali krizden nispeten daha az etkilenmesi gibi nedenlerden ötürü Polonya, son yıllarda pozitif büyüme gösteren yegane AB üyesi ülke olmuştur. Ekonomik büyümedeki yavaşlama, sabit yatırım miktarındaki azalma ve zayıf dış talebe bağlanmaktadır. 2016 yılında %2,8 GSYİH artış hızı kaydedildi, 2017 yılı için %4,9 büyüme gerçekleşmiştir. 2018 yılında sabit fiyatlara göre %5,1 oranında artan GSYH’nin, 2019 yılında %4 oranında artarak 565 milyar $ olması beklenmektedir. GSYİH artışının arkasında özellikle başarılı ihracat performansı yatmaktadır. Zaman içinde iç talebin güçlenmesi, özel tüketim ve sabit yatırımların artması da hızlı büyümenin temel dinamikleri olmuştur.
Polonya’nın ekonomisi, dış pazarlarındaki gelişmelere ve dış kaynaklı kredilere ulaşma imkanlarına, iç piyasaya sanayi üretimindeki gelişmelere, tüketici güveninde ve perakende satışlara bağlı olacaktır. Polonya’nın sanayi üretimi, işsizlik veya perakende satışlar gibi göstergeleri aynı zamanda Avrupa pazarında yaşanacak gelişmeler, para birimi Zloti’de aşırı dalgalanmalar ve Polonya Merkez Bankası’nın referans faiz oranını yükseltmesi önümüzdeki dönemin de Polonya ekonomisinde belirleyici olması beklenmektedir.
Ülkede AB fonları kaynaklı alt yapı yatırımlarının devam etmesi, doğrudan yabancı sermayenin Polonya pazarına olan ilgisinin devam etmesi ve tüketim harcamalarının diğer Avrupa ülkelerine göre mali krizden nispeten daha az etkilenmesi gibi nedenlerden ötürü, Polonya ekonomisinin önümüzdeki dönemde de pozitif büyümesi muhtemeldir.
Polonya, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Beyaz Rusya ve Azerbaycan gibi eski SSCB ülkeleri ile Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Sırbistan gibi civar ülkeleri hedef pazarlar olarak belirlemiş ve bu ülkelere yönelik resmi ve ticari heyet ziyaretlerini yoğunlaştırmış, benzeri girişimleri Günye Kore, Suudi Arabistan ve Katar gibi Uzak Doğu ve Korfez Ülkelerinden yabancı sermaye yatırımların çekilmesi için de gerçekleştirmiştir.
Polonya ekonomisini etkileyen en önemli gelişme, 1 Mayıs 2004 tarihinde gerçekleşen AB tam üyeliğidir. Polonya’nın AB’ne katılım öncesi ekonomi politikası, hızlı ekonomik büyüme, işgücü piyasasını canladırma ve istihdamı artırma ve ülkenin kalkınması için AB fonlarının etkin kullanımı üzerinde odaklanmıştır. Bu hedeflere ulaşılabilmesi açısından, girişimciliğin geliştirilmesi, inovasyon, altyapının iyileştirilmesi, kırsal kalkınma, merkezi otoritenin yerel yapılara devredilmesi, devlet mülkiyetindeki işletmelerin özelleştirilmesi ve yeniden yapılandırılması yöntemleri üzerinde durulmuştur.
AB üyeliği ile birlikte Polonya, AB üyesi ülkelerin ekonomi politikalarının koordine edilmesi çalışmalarına dahil olmuştur. Bu çerçevede, Polonya AB’nin Genel Ekonomi Politikası ilkelerini gözetmek durumunda olduğu gibi, Ecofin (Ekonomik ve Mali İşler) Konseyi’nin detaylı tavsiyelerini uygulamak durumundadır. AB’nin Anayasası niteliğindeki Lizbon Antlaşmasının 1 Aralık 2009 tarihinde yürürlüğe girmesiyle birlikte, Polonya’nın dış politika alanındaki yetkileri giderek artan ölçüde AB’ne devredilmektedir. Bu itibarla, Polonya AB üyeliği sonrasında Ekonomik Bütünleşme Programı hazırlayarak uygulamaya koymuştur. Söz konusu program, Polonya’nın ekonomik verilerinde AB’nin eski üyelerine göre olan farklılıkların, bir başka ifade ile düşük sermaye birikimi, düşük verimlilikle çalışan tarım sektörünün istihdamdaki payının yüksekliği ve sanayi sektöründeki teknolojik altyapının yenilenmesi ihtiyacından kaynaklanan olumsuzlukların bertaraf edilmesine yöneliktir.
Polonya, AB’ne üyeliğini izleyen dönem içerisinde ekonominin modernizasyonu, yaşam standartlarının yükseltilmesi ve işsizliğin azaltılması bakımından önemli gelişmeler kaydetmiş, makro ekonomik istikrar ile birlikte yüksek büyüme hızları yakalamıştır. Polonya’nın AB tek pazarına entegrasyonu, malların ve sermayenin serbest dolaşımı ve yatırım ortamını iyileştiren diğer reformlar Polonya’ya yüksek miktarlarda AB ve üçüncü ülkeler kaynaklı sermayeyi getirmiştir. Tam üyelik sonrasında Polonya’nın AB ülkeleriyle dış ticareti yaklaşık %70 oranında artmış, benzeri bir eğilim üçüncü ülkeler ile ticarette de görülmüştür. Bu gelişmeler, Polonya’nın iç dinamikleriyle birlikte, tam üyeliği izleyen beş yılda ortalama %5 oranında ekonomik büyüme sağlamıştır. Polonya’nın iç ve dış pazarlarındaki büyüme, yabancı sermaye ile birlikte önemli kapasite artışlarına imkan tanımıştır. Benzer şekilde, AB’nin Ortak Tarım Politikası’nın sağladığı destekler, Polonyalı çiftçilerin gelirlerinin 2000 yılından itibaren % 90 oranında artmasını sağlamıştır. Tam üyelik öncesinde 27 üyeli AB’nin kişi başı ortalama GSYİH’nın % 49’una sahip olan Polonya, bu oranı % 56’ya çıkarmıştır. AB, Polonya’nın bölgesel gelişimini AB’nin eski üyeleri seviyesine getirmek amacıyla AB yapısal fonlarından 2007-2013 bütçe Polonya’ya tahsis edilen kaynak 67 milyar Euro’dur. Ayrıca, 2007-2009 yıllarında öngörülen büyüme hedefinin üzerinde bir büyüme yakalandığından, 2011-2013 dönemi için 633 milyon Euro’luk ek kaynak da tahsis edilmiştir. 2014-2020 AB bütçesi kapsamında yapısal fonlardan yaklaşık 80 milyar Avro tutarında yardım alacaktır.
Tam üyelikle birlikte gümrük engellerinin kaldırılması ertesinde ithalattada yüksek oranlarda artış görülmüştür. Tam üyeliğin ilk yılında büyük ölçüde petrol ve hammadde fiyatlarının etkisiyle enflasyonda hızlı bir artış yaşanmış, ancak enflasyon ilerleyen yıllarda düşüş seyrine girmiştir.
Ekonomik altyapının modern sanayiinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yenilenmesi ihtiyacı da kamu bütçesinde ödeme güçlükleri yaratmıştır. Bu güçlükler büyük ölçüde AB’nin yapısal fonlarından yapılan transferlerle bertaraf edilebilmiştir.
Polonya ekonomisinin serbestleştirilmesi ve dünya pazarlarıyla bütünleşmesi Polonya’yı aynı zamanda dış şoklara daha açık bir hale getirmiştir. Ancak, AB üyeliğinin getirdiği ekonomik istikrar, yabancı yatırımcıların Polonya pazarına olan ilgisinin devam etmesi ve AB fonlarından temin edilen kaynaklar küresel mali kriz ve ekonomik durgunluğun etkilerinin diğer Avrupa ülkelerine göre daha az hissedilmesine imkan sağlamıştır. Polonya, küresel kriz boyunca cari açık, bütçe açığı ve dış borç gibi kriterler bakımından diğer AB üye ülkelerine göre daha düşük bir riske ve güçlü bir mali disipline sahip olmuştur.
Polonya ve İsveç tarafından önerilen ve Avrupa Komşuluk Politikası’nın doğu boyutunu geliştirmeyi amaçlayan “Doğu Ortaklığı” (Eastern Partnership) girişimi için onay verilmiştir. Doğu Ortaklığı, Ukrayna, Gürcistan, Moldovya, Ermenistan, Azerbaycan ve Belarus’u kapsamakta olup, bu ülkeler ile siyasi ortaklık oluşturulması, her bir ülkenin kaydettiği ilerlemeler doğrultusunda, Ortaklık Anlaşması ve serbest ticaret alanına ilişkin müzakerelerin yürütülmesi, vize rejiminin serbestleştirilmesi, AB mevzuatına uyum ve enerji güvenliğinde işbirliğinin arttırılması Doğu Ortaklığı’nın öncelikli hedefleri arasında sayılmaktadır. AB’ne üye 27 ülke ile söz konusu 6 ülke devlet ve hükümet başkanlarının her iki yılda bir, dışişleri bakanlarının ise yılda bir biraraya gelmeleri suretiyle bölgesel ve çok taraflı işbirliğinin kurumsal atyapısının tesisi öngörülmektedir. Doğu Ortaklığı girişimi, AB’nin yeni genişleme politikasından çok, AB’nin doğudaki komşularının istikrarı, ekonomik kalkınmaları ve AB ile daha yoğun bir işbirliğine girmelerine yönelik bir girişim olarak kabul edilmekle birlikte, Polonya, bu girişimi özellikle Ukrayna’nın uzun vadede AB’ne katılımı için hazırlık mahiyetinde değerlendirilmektedir. Bu girişim, bölgedeki “Karadeniz Sinerjisi” gibi diğer girişimleri tamamlayıcı mahiyettedir.
Polonya’nın AB Para Birimi Euro’ya Geçişi: Polonya, AB para birimi Euro’ya geçiş için küresel mali kriz öncesinde olmakla birlikte, Polonya Merkez Bankası, Maastricht kriterlerinin karşılanması, Polonya para birimi Zloti’nin ERM2 mekanizmasında 2 yıl kalması zorunluluğu ve döviz kuru istikrarsızlıkları gibi nedenlerle ileri bir tarihe ertelenmiştir.
Enerji Güvenliği: Polonya, Avrupa’da en yüksek enerji güvenliğine sahip ülkelerden biri olmakla birlikte, AB’nin yenilenebilir enerjilere yönelik politikası ve karbon salınımıyla ilgili politikaları çerçevesinde enerji kaynaklarını çeşitlendirme yoluna gitmektedir. Enerjisinin % 60’ını kömürden, %23’ünü petrolden ve % 12’sini doğal gazdan sağlayan Polonya, ülkede 2020 yılına kadar nükleer santral inşasına ilişkin olarak Fransa ve ABD ile yoğun bir işbirliğine girmiştir. Doğalgaz ihtiyacının % 65’ini Rusya ve BDT ülkelerinden sağlayan Polonya, doğal gaz tedarikinin çeşitlendirilmesi için gayret etmektedir. Yenilelenebilir enerjiye yönelik girişimler ise özel sektör inisiyatifiyle AB üyesi ülkelerle işbirliği halinde yürütülmektedir.