Genel Ekonomik Durum
Genel Ekonomik Durum
EKONOMİK YAPI
Kenya Doğu Afrika’daki en büyük ekonomidir. Kenya bölge içi rekabet ile karşı karşıyadır, bu rekabet son yıllarda önemli ölçüde ekonomik büyüme gösteren Uganda ile piyasa ekonomisi yolunda ekonomik reformlara imza atan Tanzanya’dan kaynaklanmaktadır. Doğu Afrika Topluluğu (EAC) üyesi bu üç ülke 1 Ocak 2005 tarihli gümrük birliği sonucunda birbirlerine her geçen gün daha da bağımlı hale gelmektedir.
Tarım sektörü GSYİH’nın yaklaşık % 25'ini’ini oluşturmaktadır. Tarım doğrudan ve dolaylı olarak istihdamı sağlamaktadır. Kenya’nın verimli tarım alanları ülkenin orta ve batı kısmında yer almaktadır. Hayvancılık ise ülkenin yarı kurak kuzey ve doğu bölgelerinde yoğunlaşmıştır.
Ülkede GSYİH içinde sanayinin payı % 15 ve hizmetlerin payı ise % 65 civarında gerçekleşmektedir. Ülkenin ekonomik yapısında hizmetlerin payının diğer bölge ülkelere kıyasla yüksek olmasında, diğer Afrika ülkelerinin tersine doğal zenginlikleri arasında madenlerden ziyade verimli toprakların bulunması ve turizm sektörünün canlı olması önemli rol oynamaktadır. Hizmetler sektöründe iletişim, bankacılık ve turizm sektörleri ön plana çıkmaktadır. Ticaret ve taşımacılık da yine hizmetler sektörüne katkı sağlayan önemli alt sektörlerdir.
Sanayileşme ülkenin önemli hedeflerinden birisi olmakla birlikte, bağımsızlığın kazanılmasından bu güne dek bu alanda önemli bir ilerleme sağlanamamıştır. Enerji ve su sektörlerinin GSYİH’daki payı %4, madencilik sektörünün GSYİH’daki payı ise %0,5 oranındadır. Sanayi sektörü üç büyük kent olan Nairobi, Mombasa ve Kisumu’da yoğunlaşmıştır. İmalat sanayinde değirmencilik, bira üretimi, süt ve şeker rafinasyonu gibi gıda işleme sanayi ön plandadır. Kenya Mombasa’da rafineri yoluyla petrol ürünleri üretmekte olup, önemli bir çimento üretim kapasitesine de sahiptir.
EKONOMİK SEKTÖRLER
Tarım ve Hayvancılık
Tarım sektörü iş gücünün yaklaşık % 80’ini istihdam etmektedir. Gıda üretimi iklimsel koşullara göre yıldan yıla farklılık göstermektedir. Ülke aralıklı olarak kuraklık ve sel baskınlarına maruz kalmakta ve gıda ihtiyacı bu duruma göre değişmektedir. Ancak, verimli yıllarda bile Kenya temel hububat ürünlerinde kendi kendine yetebilen bir ülke değildir. Ülkenin bu sorunu çözememesinde mısıra olan aşırı bağımlılık ve kuraklığa dayanıklı olan darı gibi ürünlere yönelinmemesi etkili olmaktadır.
Kenya, dünyanın en büyük siyah çay ihracatçısıdır. Ülke ihracatının en önemli kalemi olan çay üretimi dengeli yağmura ihtiyaç gösteren ve hava koşullarına bağlı bir üretimdir. Çay sektöründe piyasa serbestleşmiş ve Kenya Çay Geliştirme İdaresi özelleştirilmiş olmakla birlikte, sektör yetersiz altyapı ile kurumsal ve idari yapının yetersizliğinden kaynaklanan sorunlardan zarar görmektedir.
Çiftçilik ve sığır yetiştiriciliği Kenya’da halen önemli bir ekonomik faaliyettir. Çiftçilik ve sığır yetiştiriciliği, ormancılık ve balıkçılık ile birlikte ücret karşılığı istihdamın yaklaşık %18’ini oluşturmaktadır. Diğer taraftan, sektör tarım ürünleri işleme ve geniş kayıt dışı sektör için iş imkanları sağlamaktadır. Ülkede üretilen ürünlerin %50’si üreticinin kendi ihtiyacını karşıladığından ticarete konu olmamaktadır. Bahçecilik ürünleri ve çay Kenya’nın önde gelen ihraç ürünleridir.
Bahçecilik ürünleri ihracatında da hızlı bir artış görülmekte olup, ihracat kesme çiçek, meyve ve sebze ağırlıklı olarak özellikle Avrupa piyasalarına yapılmaktadır. Kenya Avrupa’nın en önemli kesme çiçek tedarikçisi durumundadır. Söz konusu sektörde görülen ihracat artışı yabancı yatırımcıları da içeren özel sektör tarafından gerçekleştirilmiştir. Kesme çiçek alanında İsrail ve Hollanda firmalarının yatırımları bulunmaktadır.
Türkiye’nin Antalya bölgesinde yer alan Türk-Alman ortaklı Floranya şirketi, 2008 yılında Kenya’nın Nevaşa Gölü kenarında 400 bin dönüm üzerine 40 bin dönümlük sera inşa ederek Kentalya firmasını hayata geçirmiştir. Söz konusu firma AB ve ABD’ye önemli miktarda kesme çiçek ihracatı gerçekleştirmektedir.
Kenya’da kahve 120.000 tonluk üretim seviyesi ile 1980’lerin ortasında ihracat içerisinde en önemli kalemi oluşturmakta iken, sektör son yıllardaki kuraklık, üretim maliyetindeki artış ve uluslararası fiyatlardaki düşüşten olumsuz etkilenmiş ve kahve üretimi önemli boyutta gerilemiştir. Ülkede kahve genellikle küçük üreticiler tarafından üretilmekle birlikte, sektörde önemli sayıda büyük işletmeler de bulunmaktadır. Hükümet çiftçileri kredilendirmek amacıyla kahve geliştirme fonuna kaynak aktarmaya devam etmektedir.
Kenya dahili talebi karşılayabilecek seviyede şeker üretimi ve rafinasyon kapasitesine sahip bulunmamaktadır, bu sebeple iç talep ithalatı gerekli kılmaktadır. Yerli üretimi korumak için sert ticari önlemler alınmaktadır. Doğu ve Güney Afrika Ortak pazarının (Comesa) Kenya’ya şeker satışları kotaya tabi bulunmaktadır.
İmalat Sanayisi
Kenya, 1 Temmuz 2010 tarihinde aralarında Gümrük Birliğine giden Tanzanya, Uganda, Ruanda ve Burundi`nin de üyesi olduğu Doğu Afrika Topluluğu`nun ekonomik olarak en çok gelişmiş ve sanayileşmiş ülkesidir. 1 Temmuz 2010 tarihi itibarıyla ortak gümrük tarifesine geçilmiş olup, üye ülkeler arasında malların serbest dolaşımı başlamıştır. Kenya aynı zamanda Doğu ve Güney Afrika Ortak Pazarı (COMESA) üyesi olup, COMESA üyesi ülkelerle tercihli ticaret rejimlerinden faydalanmaktadır.
2011 yılında GSYİH’nın %16’sını teşkil eden sanayi sektörünün (inşaat ve enerji sektörü dahil) 2011-2015 döneminde %5 oranında büyümesi öngörülmektedir. Kenya Doğu Afrika’nın idare ve dağıtım merkezi olarak hem yerel piyasasına hem de Doğu Afrika pazarına üretim yapmaktadır. Kenya’nın uluslararası şirketlerce Doğu Afrika’nın merkezi olarak görülmesi Kenya’nın üretim yapısını şekillendiren en temel unsurdur.
Sektör bağımsızlıktan sonra ithal ikamesine dayalı olarak işlenmiş gıda, içecek, tütün, tekstil, petrol ürünleri, elektrikli aletler ve makine, kağıt ve baskı, şeker ve şekerleme alanında gelişme göstermiştir. Sanayileşme politikası 1980’lerin sonundan itibaren ithal ikamesinden ihracata dayalı sanayileşmeye kaymıştır. Mısır ve şeker sanayisinde halen önemli koruma sağlayan tarifede, diğer sanayi ürünleri itibarıyla indirime gidilmiştir. Ülkede resmi olmayan sektör içinde küçük ölçekli imalat önemli yer tutmaktadır. Küçük ölçekli imalat ev eşyaları, motorlu araç parçaları ile zirai alet yapımında yoğunlaşmakta ve hızla büyümektedir.
İmalat sanayindeki büyüme; taşımacılık altyapısındaki olumsuzluk, pahalı elektrik maliyeti ve kötü yönetim neticesinde 1990’lı yıllarda yavaşlama göstermiştir. 2000’li yıllarda ihracattaki talep artışı ile birlikte imalat sanayi reel olarak büyümeye başlamıştır. Kenya cam, inşaat malzemeleri, tekstil ve giyim sanayilerinde dikkat çekici mühendislik alt yapısına sahiptir.
Son yıllarda hazır giyim ihracatındaki artış Kenya’nın ABD tarafından AGOA (African Growth and Opportunity Act) listesine dahil edilmesinden kaynaklanmaktadır. Hazır giyim endüstrisindeki firmaların çoğu yabancı sermayeli olup, İhracat İşleme Bölgelerinde (EPZ) yer almaktadır. 2004 yılında AGOA’nın süresinin 2015 yılına kadar uzatılmış olması ve Kenya’nın tekstil hammaddesini AGOA’dan yararlanan ülkelerden tedarikine imkan tanınması ihracatı daha da arttırmıştır. Ancak sektör Çin ve Uzakdoğu Asya ülkeleri rekabetiyle karşı karşıyadır.
Kenya meşrubat sanayi açısından, Güney Afrika ve Nijerya’dan sonra Afrika’daki en önemli pazar olarak görülmektedir. Halen iç piyasadaki meşrubat sanayisinde en büyük şirket olan Coca-Cola gelecek beş yıl içinde Kenya’da önemli miktarda yatırım planlamaktadır.
Son yıllarda, bölgede Japon otomobilleri ile rekabet edebilmek amacıyla, Çin otomobil üreticileri üretimlerini Kenya’ya çevirmiş bulunmaktadırlar. Çinliler bu amaçla Kenya’da yol yapımı ve enerji alanlarında birçok yatırım yapmaktadırlar.
Madencilik
Madencilik ve taşocakçılığı GSYİH’nın yaklaşık %0,5’ini oluşturmaktadır. En önemli üretim Magadi Gölündeki soda üretim faaliyetidir. Magadi Soda şirketi İngiliz Brunner Mond Grup bünyesinde olup, Afrika’daki en büyük soda üreticisi ve ihracatçısı konumundadır. Magadi Soda cam sanayi hammaddesi olarak yüksek oranlı saflaştırılmış soda üretim tesisi kurmayı planlamaktadır.
Müteahhitlik Hizmetleri
Kenya’ya yatırım yapan firmalarımız, 125 milyonluk Doğu Afrika Topluluğu (EAC) ve 406 milyonluk COMESA pazarına ihracat yapma imkanına sahip olacaklardır. Müteahhitlik hizmetleri alanında, ülkenin bilhassa kuzey bölgelerinin kuraklık tehdidi ile karşı karşıya bulunması, sulama, direnaj ve kanal inşaatları alanlarında yüklenici firmalarımıza iş olanakları sunmaktadır.
Kenya ekonomisinin altyapı ve üstyapı projeleri için dış kredilere ve yardımlara bağlı olması müteahhitlik ve müşavirlik firmalarımızın dış finansman imkanları ile birlikte gelmesini gerekmektedir. Kenya hükümeti tarafından yaratılacak gelir veya dış finansman temininin sağlanması durumunda birçok altyapı ve üstyapı projelerine girilebilir. Yollar, köprüler, petrol rafinerisi, toplu sosyal konutlar vs. gibi bir çok yatırım imkanı bulunmaktadır. Özellikle Kuzey Koridoru denen projeler grubunda bir çok müteahhitlik ve müşavirlik imkanı bulunmaktadır.
Teknik Müşavirlik Sektörü
Kenya Sahraaltı Afrika’nın 5. büyük ekonomisine sahip olup, Doğu ve Orta Afrika’ya açılan kapı konumundadır. Hem COMESA’ya hem de Doğu Afrika Topluluğu’na (EAC) üye olması sebebiyle, Kenya’da yatırım ve ticaret yapacak işadamlarımız toplam 531 milyonluk bölgesel bir pazara da giriş imkanını elde edebileceklerdir.
Kenya ekonomisinin küresel mali kriz ile yüksek enerji ve gıda fiyatlarından olumsuz etkilendiği görülmektedir. Kenya’nın çay, kahve ve kesme çiçek gibi önemli ihraç ürünlerinden elde ettiği gelirin yanında turizm geliri de küresel mali kriz nedeniyle azalmış; diğer taraftan, 2007 yılı sonundaki Devlet Başkanlığı seçimlerinden sonra ülke genelinde karşılaşılan şiddet olayları nedeniyle özellikle tarımsal üretim zarar görmüş, evleri yakılıp yıkılan yüz binlerce insan mülteci durumuna düşmüştür.
Küresel krizin etkisini yitirmesiyle, Kenya’nın gelirlerinde ve alım gücünde artış olacağı; bu ülkeye olan ihracatımızın ve yatırımlarımızın artacağı düşünülmektedir.
İki ülke arasında iktisadi ve ticari alandaki yasal alt yapının (KEK Protokolü, STA, Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması, Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması vs.) tamamlanması ile ticaret hacminin ve yatırımların daha üst seviyelere çıkacağı değerlendirilmektedir.
Bu çerçevede, Kenya ve Doğu Afrika bölgesi alt yapı ve konut ihtiyacı dikkate alındığında, müteahhitlik ve teknik müşavirlik sektörümüz için potansiyel arz ettiği görülmektedir.
Lojistik Sektörü
Malların ve hizmetlerin kolay ve hızlı dolaşımı, nakliyesi için kara ve demir yollarına ihtiyaç bulunmaktadır. Kenya, Doğu ve Orta Afrika’ya açılan kapı konumunda olup, stratejik öneme haiz Mombasa limanı Kenya’dadır. Bu bağlamda, Etiyopya, Güney Sudan, Uganda, Ruanda, Brundi, Demokratik Kongo Cumhuriye’nin doğusu ve Tanzanya’nın kuzeyi ticarette Mombasa limanına bağımlıdırlar. Bu itibarla, bölgede malların nakliyesinde lojistik firmalarımız için büyük potansiyel bulunmaktadır.
Diğer taraftan, özelde Kenya ve genelde bölge ülkelerinin alt ve üst yapı ihtiyaçlarının karşılanması bakımından müteahhitlik sektörü önem arz etmekte olup, söz konusu sektörün makine ekipman ve inşaat malzemeleri ihtiyacı ülkemizden karşılanabilir.
İnşaat
Kenya’da inşaat sektöründe küresel mali krize rağmen son yıllarda altyapı projelerinin başlatılması ile konut sektörüne artan talep reel olarak büyümektedir. Orta vadede büyümenin daha da artacağı tahmin edilmektedir. Vizyon 2030 hedeflerine ulaşılması doğrultusunda, yazlık konaklama bölgeleri, serbest ticaret limanı, ihtisas sanayi bölgeleri, toptan-perakende satış merkezleri ve iş dünyasının dışarıdan temin ihtiyacını karşılayacak show amaçlı parklar ile bunların yol ve enerji bağlantıları inşa edilmesi planlanmaktadır.
Kenya’da özellikle son yıllarda inşaatlarda görülen artış hız kesmeden devam etmektedir. Kenya ekonomisi altyapı projeleri için dış kredilere ve yardımlara bağımlıdır. Bu itibarla, müteahhitlik ve müşavirlik firmalarımız için yeni yolların yapımı, mevcut yolların iyileştirilmesi, köprü yapımı, toplu sosyal konutların inşası, tarım alanlarında sulama kanalları, baraj yapımı gibi birçok alanda yatırım imkanları bulunmaktadır.
Kenya’da alt yapıya sahip, gelişmiş bir inşaat sanayi mevcuttur. Bununla beraber, kaliteli mühendislik, inşaat ve mimari tasarım hizmetlerine ulaşmak da mümkündür. Yolların ve köprülerin durumlarının iyileştirilmesi ve yeniden inşa edilmelerine ilişkin çeşitli destek fonları ve programlar yürürlüktedir. Nüfusun artışı ile düşük maliyetli prefabrik bina, mesken, ticaret merkezleri ve sınai yapıların inşasında da yatırım imkanları olduğu bilinmektedir. Ayrıca, gecekondu bölgelerinin durumlarının iyileştirilmesi, düşük ve orta gelirli kesimin bütçesine uygun evler yapılması, inşaat malzemelerinin imal edilmesi alanlarında da yatırım fırsatları bulunmaktadır.
Ülkenin önemli tarımsal ve sanayi bölgelerine hizmet eden kırsal, tali yolların inşası ve mevcut olanların iyileştirilmesi, istihdam ve kalkınmanın desteklenmesi bakımından önem arz etmektedir.
Kenya’nın kuzey komşuları Sudan ve Etiyopya ile ulaşım, nakliye bağlantılarının geliştirilmesi gündemdedir. Bu sayede, bu ülkelere Kenya ürünlerinin pazarlanabilmesi mümkündür. Havaalanlarının iyileştirilmesi, Lamu’da yeni bir liman yapılması, Kenya-Uganda petrol boru hattının uzatılması, rüzgar/güneş enerjisi tesisleri ile petrol dağıtım, depolama ve işleme tesislerinin inşası da gündemde olan diğer projelerdir.
Turizm
Turizm Kenya ekonomisi için hayati bir sektördür. Restoran ve otel faaliyetleri GSYİH’nın yaklaşık %10’unu oluşturmaktadır. Ancak, turizmin katkısı bundan çok daha fazla olup, özellikle taşımacılık sektörü olmak üzere birkaç sektör üzerinde etkisi bulunmaktadır.
Turizm sektöründe Kenya için AB pazarı en hızlı büyüyen pazar olmuş ve yaklaşık %48 oranında yıllık artış sağlanmıştır. ABD pazarında artış ise yıllık yaklaşık %32 olarak görülmüştür. Asya pazarı da yıllık yaklaşık %15 artış göstermiştir.
Ulaştırma ve Telekomünikasyon Altyapısı
Ulaştırma
Ülke genelinde karayolu ulaşımı ağırlıktadır. Demiryolu ulaşımı yetersizdir. Ticaretin libere edilmesi çalışmaları çerçevesinde motorlu taşıt sayısındaki artış, karayollarını daha da ön plana çıkarmıştır. Kenya, ülkenin büyük bir bölümünü birbirine bağlayan 64.000 km’lik karayolu ağına sahiptir. Ancak, bu yolların sadece 9.000 km’lik kısmı asfaltlanmıştır.
Kibaki hükümeti ve hibede bulunan devletler tarafından ülkenin kalkınma stratejisinin önemli bir parçası olarak yol altyapısının onarılmasına öncelik verilmiştir. Nayrobi’den Mombaza’ya ve Uganda sınırından Malaba’ya kadar uzanan Kuzey Koridoru, Kenya’nın en önemli ticaret rotası ve bölgedeki diğer ülkeler için hayati bir giriş noktasıdır.
Nayrobi yoluyla Mombasa’dan Uganda sınırına kadar uzanan Kenya’nın tek hatlı demiryolu sistemi Kenya Demiryolu Şirketi (KRC) tarafından yönetilmektedir. Anılan demiryoluna yeterince yatırım yapılamamış, demiryolu sisteminin yeniden canlandırılması için, Kenya ve Uganda Rift Valley Railways (RVR) adlı özel şirkete yönetimi 1 Kasım 2006’dan geçerli olmak üzere 25 yıl süreyle vermiştir. Söz konusu firma 300 milyon $’lık yatırım yapma taahhüdü vermiştir. Demiryolu ulaşımı 1.920 km’lik bir şebekeye sahip olup, Mombasa’dan Nayrobi’ye kadar uzanmaktadır.
Kenya’da üç adet uluslararası havaalanı mevcuttur. Bunlar, Nairobi’s Jomo Kenyatta International Airport (JKIA), Mombasa’s Moi International Airport (MIA) ve Eldoret International Airport’tur. Havaalanlarının geliştirilmesi için çalışmalar bulunmaktadır. Söz konusu iyileştirmenin amacı, turizmi ve ticareti geliştirme ve Amerikan havaalanları ile doğrudan uçuşa imkan vermektir.
Toplam yükün %12,6’sı limanlardan yüklenmekte olduğu ülkede en önemli liman doğudaki Mumbasa kentidir. Limanlarda yükleme gecikmeleri görülebilmektedir.
İletişim
Kenya’da sabit telefon hatları TK (Telekom Kenya) oldukça küçük ve verimsiz durumda olup uzun yıllar maliyet açısından verim sorunu yaşamıştır. Takriben 280,000 civarında sabit telefon hattı bulunmaktadır. TK’nın hisselerinin %26’sının özelleştirilmesi kararı neticesinde IFC ve Dünya Bankası özelleştirme birimlerinin katkısı ile 2007 yılında başlatılan özelleştirme faaliyetleri sürmektedir.
Mobil telefon hatları ise sabit telefon altyapısına göre çok daha hızlı bir büyüme süreci içindedir. Kenya’da lider mobil hat şirketi Safarikom oldukça karlı bir işletme konumunda olup, kamu için de iyi bir gelir kaynağı konumuna ulaşmıştır.
İnternet hatları oldukça yavaş işlemekte ve sıkça kesinti yaşanmaktadır.
Enerji
Kenya’nın ekonomik gelişimi üzerindeki en büyük engellerden biri elektrik arzındaki yetersizliktir. Halihazırda elektrik, ağırlıklı olarak hidroelektrik santrallerinden elde edilmektedir. Özellikle kurak dönemlerde hidroelektrik üretimi için yeterli derecede yağış alınamaması petrol bazlı elektrik üretimine yönlenilmesine yol açarak elektriği girdi olarak kullanan tüm sektörleri fiyat artışından ötürü olumsuz yönde etkilemektedir.
Kenya’da enerji tüketimi yıllık yaklaşık %7 civarında artış göstermekte ve üretim de bu artışa paralel seyretmektedir. Kenya’da elektrik üretim sektörü oldukça verimsiz olup, sadece güç iletimindeki kayıplar %18 oranına ulaşmaktadır.
2011 yılında hidroelektrik üretimi 3.183 m. kwh, termal elektrik üretimi 2.959 m. kwh, jeotermal üretim 1.444 m. kwh olmak üzere toplam üretim 7.586 m. kwh olmuştur. Önümüzdeki beş yıllık yeni kapasite artışına jeotermal ve rüzgar enerjisinin öncülük etmesi beklenmektedir. 1,1 milyar dolarlık bir yatırımla Olkaria tesislerindeki jeotermal kapasitenin 280 mw artırılması planlanmakta olup, çalışmanın 2012 yılı Mart ayında başlaması ve 2013 yılı ortalarında tamamlanması öngörülmektedir. Öte yandan General Electric 300 milyon yatırım ile Ngong’da 150 mw’lık bir rüzgar enerji tesisi kurmayı planlamaktadır. Yerel ve yabancı yatırımcılarca ortaklaşa üstlenilen 850 milyon dolar değerindeki 300 mw. Turkana Gölü rüzgar enerjisi tesislerinin yatırım hazırlık çalışmaları devam etmekte olup, 2012 yılı Nisan ayı içerisinde Kenya’daki ana elektrik dağıtıcısı Kenya Power ile anlaşma sağlanması beklenmektedir. Afrika Kalkınma Bankasının en az 800 milyon dolara mal olması beklenen Menengai’deki 400 mw.’lik jeotermal tesisleri için 120 milyon dolarlık krediyi 2011 yılı Aralık ayında onaylaması sözkonusu projenin de ilerlemesini sağlamaktadır. Elektrik arzını artırmaya yönelik projeler uzun vadede Kenya ekonomisini oldukça olumlu etkileme potansiyeline sahiptir.
Kenya’da henüz hidrokarbon (petrol) kaynakları yoktur ve ihtiyacın tamamı ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Kenya petrol rafinerisi Mombasa’da bulunmakta ve %50’si kamu payı ve kalan %50’si de önemli petrol şirketinin iştirakleri ile faaliyetini sürdürmektedir. Buradan temin edilen akaryakıt ülke ihtiyacının yaklaşık %60’ını karşılamaktadır.
Enerji ihtiyacının karşılanmasında jeotermal güç üretimi yönünde artış eğilimi görülmektedir. Kenya’da güç tüketim ihtiyacının bir bölümü Etiyopya’dan ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Kenya, Etiyopya ile 300 mw’lik bir kapasitenin Kwh 0,07 Kenya Şilinine satın alınması anlaşmasını imzalamıştır. Sözkonusu elektriğin ithal edilmesini sağlamak için 1,000 km. uzunluğunda ve 1,2 milyar dolara mal olması beklenen bir yüksek-voltaj bağlantı sisteminin kurulması planlanmaktadır. Proje aracılığıyla 2016 yılından itibaren Etiyopya’dan elektrik ithalatının yapılabilmesi öngörülmektedir.
Bankacılık
Kenya’nın bankacılık sistemi 1990’larda takipteki alacaklardaki artış ve devlet kontrolü ile zayıflamış, IMF destekli mali reforma gidilmiştir. En önemli dört bankadan ikisi Barcylas ve Standard Chartered yabancı bankaların şubeleri olup, karlılık oranları oldukça yüksektir. Diğer önemli iki banka ise devlet bankası olan Kenya Ticaret Bankası (KCB) ve Kenya Ulusal Bankası (NBK)’dır. İki devlet bankası da yeniden yapılandırma içerisindedir. KCB kısmi olarak özelleştirilmiştir.
Özel sektöre borç vermede bir temayül görülmekle birlikte, bankaların risk algılaması ve aracılık marjları yüksektir. Verilen kredilerin ¼ ünü geri alınamayan krediler oluşturmaktadır. Bu yüksek oran bankacılık için temel bir risk oluşturmaktadır. Takipteki alacakların toplam kredilere oranındaki düşme bazı takipteki alacakların silinmesi ve sistemdeki iyileşmeden kaynaklanmaktadır. Yüksek olan takipteki alacakları nedeniyle kamu bankalarının yeniden yapılandırılması için Hazine içinde bir birim ihdas edilmiştir.
Yakında gerçekleşmesi beklenmemekle birlikte, hükümet ticari bankacılıktan çekilmek istemektedir. Ayrıca, etkinlik ve rekabetin arttırılması, gözetimin geliştirilmesi için bir dizi mali sektör reformu planlanmaktadır.
Menkul kıymetler borsası hükümetin özelleştirmede ağırlık verdiği araçlardan biridir. Nairobi Menkul Kıymetler Borsası (The Nairobi Stock Exchange - NSE) tamamen kendi ayakları üzerinde durmaya başlamış ve günümüzde işlem hacmi ve sermaye birikimi ile Doğu Afrika’nın en büyük Menkul Kıymetler Borsası haline gelmiştir.
Finansal Hizmetler
Menkul bıymetler borsası hükümetin özelleştirmede ağırlık verdiği araçlardan biridir. Nairobi Menkul Kıymetler Borsası (The Nairobi Stock Exchange - NSE) Eylül 2006’da tamamen kendi ayakları üzerinde durmaya başlamış ve günümüzde Doğu Afrika’nın en büyük Menkul Kıymetler Borsası haline gelmiştir.
Diğer Hizmetler
Sağlık
1990’lı yıllarda, hükümetin sağlık sektörüne tahsis ettiği kaynaklardaki azalma neticesinde özel sektör yatırımları artmıştır. Nüfusun büyük çoğunluğunun özel sağlık harcamalarını karşılayamayacak kadar fakir olmasına rağmen, özel sektörün yatırımları devam etmektedir.
Kenya’nın sağlık sektörü de uzun vadeli bütünsel kalkınma programı “Kenya Vizyonu 2030” programı ile yönlendirilmektedir. Bu program içinde hayat standardının iyileştirilmesi ve sağlık ile ilgili konular da önemli hedefler ve reformlar içermekte ve MDG (Millenium Development Goals) ile de örtüşmektedir. Buna göre sağlık alanında adaletli ve imkanlar ölçüsünde maliyetleri karşılanabilecek en kaliteli sağlık sistemi yerleştirilmesi hedeflenmektedir. Bu amaçla, sağlık sisteminin altyapısının yeniden canlandırılması, sağlık hizmetlerinin halka ulaştırılması ve hizmet bedeli ödeme finansman araçlarının daha etkin şekilde geliştirilmesine yönelik projeler yürütülmektedir.
Stratejik olarak da merkeziyetçi olmayan bir sağlık sistemine yönelinmiştir. Bu strateji mali fonların bölgelere kaydırılmasını ve Bakanlığın da daha ziyade politika ve araştırma konularına eğilmesini amaçlamaktadır. Özel sektörün de katkısı ile Kenya bölgede de sağlık hizmetleri konusunda tercih edilir bir ihtisas sağlık sistemi kurmaya yönelmiştir. Bu amaçla ülke sağlık turizmine de yönelmiş olup, özel sektörün de bu alanda ortak yatırımları desteklenmektedir. Ayrıca sağlık sisteminden faydalanabilen kesimin dışında kalmış olanlar için de erişim imkanlarının temin edilmesi programa alınmıştır.
Stratejik amaçlara ulaşabilmek için planlanan reformlar içinde özel sektör yatırımları ile halkın sağlık hizmetlerinin gelişimine yönelik faaliyetlere daha katılımcı olması öngörülüp, Kenya Vizyonu 2030 hedefleri için 5’er yıllık orta vade gelişim reformları uygulanmaktadır.
Pek çok Afrika ülkesinde olduğu gibi Kenya’da da HIV/AIDS ciddi bir problemdir. HIV/AIDS hastaları hastane yataklarının büyük bir bölümünü işgal etmekte olup, ulusal sağlık sisteminin önemli bir kısmını oluşturmaktadır. HIV/AIDS aynı zamanda ortalama yaşam süresinin de azalmasında önemli bir rol oynamıştır. HIV/AIDS hastalığının yanı sıra, sıtma da ülkede bir numaralı öldürücü hastalık olma özelliğini korumaktadır.
Günümüzde yaygınlaşması kontrol atına alınarak azalmaya başladığı düşünülen AIDS/HIV virüsünün aslında azalmaktan ziyade durgunluk sürecinde olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca tüberküloz da önemli hastalıklar arasında yeniden ortaya çıkmıştır. Ayrıca Rift Vadisi Ateşi ve kolera Kenya’da yaşayan nüfusun sağlığını tehdit etmektedir. Sağlık hizmetlerinden faydalanabilmenin önündeki en büyük engel yoksulluk olarak belirtilmektedir.
Eğitim
Özellikle Mwai Kibaki hükümeti döneminde eğitime ayrılan kaynakların artması, düşen eğitim standartlarında bir artışa neden olmuştur. Ancak, ilk ve orta öğrenim kayıtlı öğrenci sayısı artışıyla birlikte, istenen nitelik ve kalitede eğitim sunulabilmesi ihtiyaç duyulan önemli bir konu olarak ortaya çıkmaktadır.
Kenya’nın eğitim sisteminin kalitesi Afrika ortalamasının çok üzerinde olup, eğitim dili İngilizcedir. Ülkede 11 üniversite ve 4 Teknik okul bulunmaktadır. Özellikle eğitime ayrılan kaynakların artması eğitim standartlarında da artışa neden olmuş, ilköğretim seviyesindeki öğrencilerin sayısı 10 milyonu, üniversite öğrencilerinin sayısı ise 1 milyonu bulmuştur.
Teknik eğitim okullarında ve öğretmen enstitülerinde 50 binin üzerinde öğrenci okumaktadır. Okuryazarlık oranı % 90’lar seviyesine ulaşmıştır. İngilizce konuşabilen, nitelikli iş gücü dünya ortalamasının çok altında ücretlerle istihdam edilmektedir.
EKONOMİK POLİTİKA
Sürekli olmayan reformlar ve borç veren ülkelerle kesintili ilişkiler, 1990’lar ve sonrasında ekonomik performansın potansiyelin altında kalmasına neden olmuştur. Yatırım eksikliği ve hızlı çıkar sağlama ve düzensizlik eğilimi fiziksel altyapıyı zayıflatmıştır. İstihdamı yüksek kamu kesimi de hazineyi tüketmiştir. Yoksulluk artmış, kişi başına gelir düşmüş ve HIV/AIDS bir sağlık problemi olarak ortaya çıkmıştır. Nüfusun %56’lık kısmı günde 1 $’ın altında gelir ile yaşamaktadır.
Hükümet yoksulluğu önleme ve kalkınmayı sağlamak amacıyla köklü reformlara önem vermektedir. IMF ise hükümetin bu amaca yönelik programlarını desteklemek için mali destek sağlamıştır. Söz konusu destek hükümetin inandırıcılığı ve yatırım güvenini olumlu yönde etkilemiştir. Aynı zamanda Dünya Bankası ve AB’den yeni fon girişine imkan sağlamıştır.
Borçların yeniden yapılandırılması konusunda Paris Kulübü ile görüşmelere yol açmıştır. Ancak IMF anlaşması özelleştirme, çıkar sağlama ve rüşvetle mücadele, yapısal reformlar ve hükümetin karşılamaya çalıştığı performans kriterleri gibi çok sayıda koşulu içermektedir. Borç veren ülkelerin tereddütlerine rağmen, özellikle Dünya Bankası tarafından projelere mali katkı sağlanmasında ilerleme bulunmaktadır.
Yolsuzluğu önleme konusunda hükümetçe bazı yasal düzenlemeler yapılmasına rağmen, sorun devam etmektedir. Fakat gelişmelere bağlı olarak International Transparency (IT) uluslararası yolsuzluklar endeksinde “vahim ve geniş çaplı” ülke kategorisinden çıkararak, “yüksek yolsuzlukların olduğu ülke kategorisinde sınıflandırılmaktadır.
Mali konsolidasyon reform programının temel öğesidir. Vergi tabanının genişletilmesi ve gelir idaresinin vergi toplama kapasitesinin arttırılması ile faiz ödemeleri ve ücretler kalemindeki harcamaların azaltılması yoluyla gelirlerin arttırılması amaçlanmaktadır. Harcamalar sosyal hizmetlere yönlendirilmektedir.
Özel sektörün işleyişini engelleyen düzenlemelerin gözden geçirilmesi öngörülmüştür. Rekabet yasaları da gözden geçirilecektir. Özel sektör tarafından KDV iadelerindeki gecikme, yetersiz altyapı ve yüksek enerji maliyeti rekabet önünde engel olarak tanımlanmaktadır.
Memur ücretleri harcama kalemi içinde önemli bir yer tutmaktadır. GSYİH’nın yaklaşık %8’ini oluşturmaktadır. Bu harcama kaleminde indirim planlanmaktadır. Reform programında özelleştirme gelirlerinde artış öngörülmektedir. Kenya Havayollarının özelleştirmesini müteakiben süreç yavaşlamış bulunmaktadır.
Para politikaları konusunda kontrol yetkisi ağırlıklı olarak Merkez Bankası’ndadır. Merkez Bankasının amacı kur istikrarını ve düşük enflasyonu sağlamaktır.
EKONOMİK PERFORMANS
GSYİH'nin 2018 yılında yılında bir önceki yıla göre % 6,3 oranında artış gösterdiği, 2019 yılında ise % 5,4 oranında bir artışla 97,2 milyar Dolar seviyesine yükselmesi beklenmekle beraber, en önemli ticaret ortağı olan AB ülkelerinde yaşanan ekonomik sıkıntılar ülke ekonomisi için risk faktörü olarak görülmektedir.
Enflasyonun, 2018 yılında yılında yaşanan % 4,7 oranından 2019 yıl sonunda % 6,4 düzeyine yükselmesi beklenmektedir. Zaman zaman istikrarsızlaşan küresel emtia fiyatlarına rağmen, ülkedeki altyapı yatırımlarının sağladığı verimlilik artışı ve hükümetin düzenleyici reformlarının da etkisiyle önümüzdeki yıllarda da enflasyon oranının makul seviyelerde gerçekleşeceği öngörülmektedir.
Devam eden IMF desteği ve sağlıklı döviz rezervleri Kenya Şilini’nin Amerikan Doları karşısında yüksek oranda düşmesini engellemektedir. Bununla beraber, uygulanmakta olan gevşek para politikası ve ABD seçimleri sonrası dünya döviz piyasalarında yaşanan belirsizlikler nedeniyle Kenya Şilini’nin Amerikan Doları karşısında değer kaybedeceği tahmin edilmektedir.
Çay ve kesme çiçek ihracatından elde edilen gelirin düzenli olarak artacağı ve turizm gelirlerinin geçmiş yılların üzerinde bir artış göstereceği düşünülmektedir. Bununla beraber, Kenya’nın dış borca ve yabancı yatırıma bağımlılığı önümüzdeki yıllarda da devam edecektir. Bu kapsamda, cari açığın 2014-2020 yılları arasında yumuşak bir patika izleyeceği tahmin edilmekle birlikte, mevcut açık sebebiyle ülkenin gerek dış yardımlar, gerekse yabancı yatırımlar yoluyla dış kaynaklara olan bağımlılığının süreceği görülmektedir.
Dışa açık ve dünya standartlarında küçük olan Kenya ekonomisinde turizm, tarım ürünleri ihracatı ve yurtdışında çalışan işçi gelirleri önemli bir yer tuttuğundan, ülke ekonomisi dış şoklara açık bir yapı sergilemektedir. Kenya’daki tüketici pazarının büyümesi, Asya’dan artan talep ve bölgesel entegrasyonun ülke ekonomisini olumlu yönde etkilemesi beklenmekte olup, yabancı kaynakların ülke ekonomisine girişinde uluslararası gelişmeler ve yerel politikaların önemini koruyacağı düşünülmektedir. Uzun vadede tek bir Afrika Ortak Pazarının kurulmasının ise ülke ekonomisine olumlu katkı sağlayacağına inanılmaktadır.
Ekonomideki Geleceğe Yönelik Beklentiler
Dışa açık ve dünya standartlarında küçük olan Kenya ekonomisinde turizm, tarım ürünleri ihracatı ve yurtdışında çalışan işçi gelirleri önemli bir yer tuttuğundan, ülke ekonomisi dış şoklara açık bir yapı sergilemektedir. Kenya’daki tüketici pazarının büyümesi, Asya’dan artan talep ve bölgesel entegrasyonun ülke ekonomisini olumlu yönde etkilemesi beklenmekte olup, yabancı kaynakların ülke ekonomisine girişinde uluslararası gelişmeler ve yerel politikaların önemini koruyacağı düşünülmektedir. Uzun vadede tek bir Afrika Ortak Pazarının kurulmasının ise ülke ekonomisine olumlu katkı sağlayacağına inanılmaktadır.
BÖLGESEL EĞİLİMLER
ÜYE OLDUĞU ULUSLARARASI KURULUŞLA
Afrika Birliği: (AU)
Afrika Birliği, Afrika Birlik Organizasyonu’nun yerini almış, merkezi Addis Ababa'da olan bir kuruluş olup, 2001 yılı Mayıs ayında üye ülkelerin 2/3’ünün kurucu yasayı onaylaması ile 2002 yılında kurulmuştur. AU, AB’ni model almış olup parlamento, merkez bankası, tek para birimi, adalet divanı ve yatırım bankası gibi hedefleri bulunmaktadır. İlk gerçekleşmesi Pan Afrika parlamentosudur. AU ayrıca ortak savunma ile dış ve haberleşme politikalarını öngörmektedir. Günlük işler ise AB Komisyonu’nun bir örneği olan AU Komisyonu’nca sürdürülmektedir.
Kuruluş BM Güvenlik Konseyi gibi Barış ve Güvenlik Konseyi oluşturmuştur. Konsey üye ülkelerdeki soykırım, yönetimin yasal olmayan şekilde değiştirilmesi ve toplu insan hakları ihlallerinde askeri müdahalelerde bulunabilecektir. Kuruluş 2003 yılından beri Burundi iç savaşında gözlemci görevi yapmaktadır. 2004 yılında Sudan’da da görev üstlenilmiştir.
Doğu Afrika Topluluğu: (EAC)
Doğu Afrika Topluluğu (EAC), Kenya, Tanzanya ve Uganda’dan oluşan üç üye ülkeli bölgesel hükümetler arası organizasyonudur. EAC resmi olarak 15 Ocak 2001 tarihinde yeniden kurulmuştur. EAC’nin amacı, tarifelerin tedrici olarak azaltılması, emek dolaşımının kolaylaştırılması, ekonomik politikanın uyumu ve para birliğinin sağlanması suretiyle Avrupa Birliği benzeri bir ortak pazar yaratmaktır. Pratikte ilerleme yavaş olmuştur.
Sınır ticaretindeki bazı tarife dışı engellerin kaldırılmasını ve bölgedeki malların özellikleri ve standartlarının uyumunu içeren bazı üç taraflı anlaşmalar yürürlüğe konmuştur. İşbirliği anlaşması imzalandığından beri, Kenya, Uganda ve Tanzanya mali ve parasal politikaların uyumuna çalışmaktadırlar. Bu, çifte vergilendirmenin ve vergiden kaçınmayı önlemeye ilişkin tedbirleri içermektedir.
Ticaret ve yatırımı teşvik etmek için Batı Afrika İş Konseyi kurulmuştur. Avukatlar da Doğu Afrika Hukuk Kurumunu oluşturmuştur. Doğu Afrika Menkul Kıymetler Düzenleme Otoritesi de kurulmuştur. Bu üç ülke enerji, yol ve demiryolu ticareti gibi ortak projelerin içinde yer almaktadırlar.
EAC üyeleri Mart 2004 tarihinde Gümrük Birliği anlaşmasını imzalamışlardır. Bu tüm tarife ve tarife dışı engellerin beş yıl içerisinde kaldırılmasını ve mamul mallar için ortak gümrük tarifesinin %25, ara malları için %10, hammaddeler için sıfıra indirilmesini içermektedir.
Üye ülkeler ortak gümrük tarifesine konu olmayacak hassas ürünleri belirleyebilecektir. Serbest dolaşımda olan mallarda menşe kuralı geçerli olup, %35 oranında yerel girdi şartı aranacaktır. Söz konusu gümrük birliğinin Doğu Avrupa Parlamentosu ve üye ülkeler parlamentolarında onaylanması gerekmektedir. Henüz bu konuda bir gelişme olmamıştır. Bu üç ülke gümrük birliği ile 95 milyon nüfuslu 22 milyar $ GSYİH’sı olan bir topluluk oluşturmuştur.
Doğu ve Güney Afrika Ortak Pazarı: (Comesa)
Comesa 12 üye ülke ile 1994 Aralık ayında kurulmuştur. Halihazırda 19 üyesi vardır. Bunlar, Angola, Burundi, Komoros, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Cibuti, Mısır, Eritre, Etiyopya, Kenya, Madagaskar, Malavi, Mauritius, Rwanda, Seyşel Adaları (Seychelles), Sudan, Swaziland, Uganda, Zambia ve Zimbabwe’dir. Comesa ülkede 95 milyon nüfusu ve 170 milyar $’lık GSYİH’ya sahiptir. Lesotho, Mozambik ve Tanzanya 1997 yılında üyelikten çekilmişlerdir. 2003 yılında ise Namibya üyelikten ayrılmıştır.
Comesa’nın temel amacı, üye ülkelerin yapısal ve kurumsal zayıflıklarını ortadan kaldırmak, sürdürülebilir bir gelişme için gerekli politik güvenlik ve istikrarı teşvik etmek ve bölgesel bir blok oluşturmaktır. Bu amaç, tek paraya dayalı parasal birlik ve ortak Merkez Bankası yoluyla gerçekleştirilecektir. Bu amaçla serbest ticaret alanı Ekim 2002’de kurulmuş olup, 2004’ün ortalarına kadar 19 üye bu serbest ticaret alanına katılmıştır.
Üye ülkelerin çoğu tarife indirimine hazır durumda değildir. Diğer bir kısıtlayıcı konu, menşe kurallarıdır. Bu engellerin yanı sıra üye ülkeler arasında siyasi gerginlikler de bulunmaktadır. Comesa ticaretin entegrasyonuna yoğunlaşmasına rağmen, yasalarda ve düzenleyici kurallarda birlik olmaması yatırım ve ticaretin önünde engel teşkil etmektedir.
Kalkınmada Hükümetler arası Otorite:(IGAD)
1986 Ocak Ayında kurulmuştur. Altı üyesi vardır. Bunlar, Cibuti, Etiyopya, Kenya, Somali, Sudan ve Uganda’dır. Amacı tarımsal kalkınma ve kuraklığın azaltılması için kaynak aktarımı ve koordinasyonun sağlanmasıdır.
Bölgesel İşbirliği İçin Hint Okyanusu Birliği :(IOR-ARC)
Birliğin anlaşması 1997 yılında Port-Louis, Mauritius’te imzalanmıştır. Amacı, ticaret ve yatırımın serbestleştirilmesi, altyapı ve turizmin geliştirilmesi yoluyla bölgesel ekonomik işbirliğini geliştirmektir. 18 üyesi vardır. Bunlar, Avustralya, Bangladeş, Hindistan, Endonezya, İran, Kenya, Madagaskar, Malezya, Mauritius, Mozambik, Umman, Singapur, Güney Afrika Cumhuriyeti, Sri Lanka, Tanzanya, Tayland ve Birleşik Arap Emirlikleri’dir.
Cotonou Konvansiyonu:
2000 yılı Haziran ayında, 77 tane Afrika, Karayip ve Pasifik ülkesi (ACP ülkeleri), Avrupa Birliği ile tercihli ticari ve yardım bağlarını öneren yeni bir anlaşma imzalamıştır. Cotonou Konvansiyonu, 1975, 1979, ve 1984 yıllarında imzalanan anlaşmaları geçersiz kılan ve 1989 yılında imzalanan Lomé IV’ün yerine yürürlüğe girmiştir. Lomé Kongresiyle aynı olmasına rağmen, Cotonou’nun güçlü bir siyasi yönü vardır. İnsan haklarına saygı, demokratik prensipler ve hukukun üstünlüğü kuralları Lomé IV ‘ün temel unsurlarıdır. Cotonou anlaşmasıyla birlikte ise ACP ülkeleri, iyi yönetimleri destekleyip, yolsuzluklarla savaşacaklarını ve AB’ye yasal olmayan göçü önlemeye çalışacaklarını kabul etmiştir.
Önceki anlaşmalarla, dört tarım ürünü- sığır eti, şeker, muz ve rom(içki)- tarife kotasına tabi olurken, tarımsal veya sanayi ürünleri AB’ye gümrüksüz olarak girmeye başlamıştır. Cotonou Konvansiyonu ile ortaya konan anlaşma, DTÖ’nün kurallarına uygun olmadığı için, bölgesel serbest ticaret anlaşmalarının imzalanması gerekmektedir. Anlaşmalar ile ülkeler iç pazarlarını giderek artan biçimde AB ürünlerine açacaktır. 2000–2008 döneminde eski tercihli sistemin geçerli olacağı bir geçiş dönemi öngörülmüştür. 33 Afrika ülkesi en az gelişmiş ülke statüsü ile AB’nin GSP sistemine girme seçeneğine sahiptir.
2003 yılında Cancun’da DTÖ ile ACP Ülkeleri karşılıklı işbirliği alanında bir anlaşma imzalamışlardır. Avrupa Kalkınma Fonu (EDF), ACP ülkelerine yapılan Avrupa yardımlarının ana kaynağı olmaya devam edecektir. Yeni konvansiyonla yardımlar yeniden gruplandırılmış olup, ya uzun dönemli gelişme programları desteklenecek ya da özel sektöre kredi sağlanacak veya risk finanse edilmektedir.
Cotonou Kongresi 2003 yılı Nisan ayında 15 Avrupa Birliği üyesi ülke ve 76 ACP ülkesinin (Somali dışında) katılımıyla yürürlüğe girmiştir. Bir ay sonra ise ACP temsilcileri, EDF fonlarının zamanında ve etkin uygulanmasını öngören Brüksel Anlaşması’nı imzalamıştır.
Diğer taraftan, Kenya, 1 Ocak 1995 itibarıyla WTO üyesidir. IMF ve Dünya Bankası ile yakın ilişkileri olan Kenya, özellikle son 10 yıldaki pek çok ulusal projeye Dünya Bankası (IBRD) kanalı ile kaynak temin etmiş ve başarıya ulaştırmıştır.