Genel Ekonomik Durum
TEMEL EKONOMİK GÖSTERGELER
2017 | 2018 | 2019 | 2020 | 2021 | |
Reel GSYİH Büyüme (%) | 4,7 | 3,5 | -7,1 | 2,7 | 2,5 |
GSYİH (milyar $) | 21,9 | 21,0 | 12,8 | 12,9 | 13,5 |
Kişi Başı GSYİH (ABD $; satın alma gücü paritesi) |
2.782 | 2.908 | 2.701 | 2.777 | 2.849 |
Tüketici Fiyat Enflasyonu (dönem sonu, %) | 3,4 | 42,1 | 182,9 | 9,4 | 3,0 |
Nüfus (milyon) | 14,437 | 14,642 | 14,905 | 15,189 | 15,492 |
Cari İşlemler Dengesi (milyar $) | -0,284 | -1,035 | -0,069 | -0,320 | -0,346 |
Kaynak: IMF, Ekim 2019
2009 yılına kadar kötü bir dönemden geçen Zimbabve ekonomisi, 2010 yılından itibaren büyüme kaydetmektedir. Yurt dışında çalışan ve sayıları 3,5 milyonu bulan Zimbabveli işçilerin gelirleri ülke ekonomisi açısından oldukça önemlidir.
Zimbabve’de son dönemde ekonomik büyüme kaydetmesine rağmen yine de ekonominin kırılgan yapısı devam etmektedir. Kırılgan yapıya sebep olan en önemli etkenlerden başlıcaları, siyasi belirsizlik, sürdürülemeyen dış borç yükü, likidite zorlukları, eski teknoloji ve makinelerle faaliyet gösteren sektörler, altyapı eksiklikleri ile yetersiz enerji ve su arzıdır.
Zimbabve içinde bulunduğu ekonomik ve mali sorunlar sebebiyle uzun yıllardan beri IMF’nin programlarını takip etmektedir. 2009 yılına kadar olan dönemde özellikle Kongo’da yaşanan savaş Zimbabve ekonomisini de olumsuz etkilemiş, reel GSYİH yarı yarıya azalmıştır. Toprak reformu sonucu tarım alanlarının daralması, ülkeye döviz kazandıran ve istihdam yaratan başlıca sektör olan tarım sektörünü de olumsuz yönde etkilemiş ve Zimbabve’yi net tarım ithalatçısı bir ülke haline getirmiştir. Bunun sonucunda oluşan bütçe açığını kapatmak amacıyla Zimbabve Merkez Bankası’nın para basma yoluna gitmesi, ülkeyi hiperenflasyonist bir ortama sürükleyerek 2008 yılında ekonominin dibe vurmasında etken olmuştur. 2009 yılının başlarında Dolarizasyona gidilerek ülkede resmi işlemlerde ABD Doları, Güney Afrika Rand’ı ve Botsvana Pula’sının kullanımına izin verilmesi, hiper-enflasyonun önüne geçilmesini ve ekonomide toparlanma sürecinin başlamasını sağlamıştır. 2010 ve 2011 yıllarında ekonomi hızla büyümüş, ancak 2012 yılında kuraklığın da etkisi ile büyüme hızı yavaşlamıştır.
2013 yılında ise olumsuz hava koşulları, dış talepteki azalma ve siyasi belirsizlikle büyüme yeniden yavaşlamıştır. 2014 yılında da madencilik ve imalat sektörlerindeki gerilemenin etkisiyle ekonomik performans zayıftır. Gıda, yakıt, temel tüketim maddeleri ve tarımsal girdilere ulaşım hala zordur. Ekonomik ve sosyal sıkıntılar nedeniyle son yıllarda 3 milyondan fazla Zimbabvelinin göç ettiği tahmin edilmektedir. Merkez Bankasının tahminlerine göre 2013 yılından bu yana 4600 işyeri kapanmış, ekonomik faaliyetler kayıt dışı sektörlere yönelmiştir. 2015 yılında işsizlik %6 civarında, cari açık ise GSYİH’nin %35’i düzeyinde gerçekleşmiştir.
Avrupa Birliği’nin 2002 yılından itibaren Zimbabve’ye uyguladığı ekonomik ve ticari yaptırımları Kasım 2014’te kaldırması sonrasında Şubat 2015’te imzalanan Mutabakat Zaptı ile AB’nin tarım ve sağlık sektörleri başta olmak üzere Zimbabve’ye kalkınma yardımı yapması öngörülmektedir.
Ekonomik büyümenin hükümetin 2013 yılı sonunda açıkladığı 5 yıllık Sürdürülebilir Sosyoekonomik Dönüşüm Planındaki tahminlerin altında gerçekleşeceği beklenmektedir. Nitekim söz konusu planda tarım, madencilik, ulaştırma, bilgi ve iletişim teknolojileri ve altyapı gibi sektörlerde hızlı gelişim beklenmekte ve 2019 yılı için %9,9 ekonomik büyüme öngörülmüştür.
Yabancı yatırımların azalması, rekabetin zayıflığı, limitli enerji arzı, El Nino ve kuraklık sebebiyle tarımsal üretimin azalması, madencilik ve imalat sanayi sektörlerindeki yavaşlama sebebiyle 2016 yılında %2,4 büyüme beklenmektedir. İlerleyen yıllarda da tütün, elmas, platin ve altın gibi emtiaların fiyatları ile inşaat, altyapı, imalat, madencilik sektörleri, seçim ortamı ve yabancı yatırımlar ekonomik büyümeyi belirleyen faktörler olacaktır. Yapılan tahminlerde kişi başı gelir seviyesinin eski düzeyine gelebilmesi için ülke ekonomisinin 2020 yılına kadar yıllık %5 büyümesi gerekmektedir. Ancak gerçekte bu oranın %2’yi geçemeyeceği tahmin edilmektedir.