Anasayfa / KZ / Genel Bilgiler

Genel Bilgiler

Coğrafi Konum
 
2.724.900 km2 yüzölçümüne sahip olan Kazakistan, yüzölçümü açısından dünyanın dokuzuncu, eski Sovyetler Birliği ülkelerinin ikinci en büyük ülkesidir. Türkiye’nin yaklaşık 3,5 katı büyüklüğündeki ülke, Orta Asya’da Çin’in kuzeybatısında, Ural Nehri’nin batısında yer almaktadır. Ülkenin sınır komşuları Çin (1.533 km), Kırgızistan (1.051 km), Rusya (6.846 km), Türkmenistan (379 km) ve Özbekistan (2.203 km)’dır. Kazakistan’ın Aral Gölü’ne 1.070 km’lik ve Hazar Denizi’ne 1.894 km’lik sınırı da bulunmaktadır.
 
Doğudaki Altay Dağları, güneydoğusundaki Tien Şan - Tanrı Dağları- ve onun uzantıları Jongar Alatav ve Saur-Tarbagatay ülkenin en büyük dağlarını oluşturmaktadır. İrtiş, Esil, Jayık, İli, Sırderya, Tobıl, Sarısu ülkenin en büyük nehirleridir. İrili ufaklı ve çoğu yaz aylarında kuruyan 7.000’den fazla akarsu bulunmaktadır. İrtiş, Esil ve Tobıl nehirleri Obi havzasına dahil olup Kuzey Buz Denizine, diğerleri ise ülke içindeki göllere dökülmektedir.
 
İrtiş, Esil ve Jayık'ta gemi taşımacılığı yapılmaktadır. Ülkede irili ufaklı 48 bin göl bulunmaktadır. Hazar, Aral, Balkaş, Alagöl, Zaysan, Tengiz, Sıletı gölleri ülkenin belli başlı büyük gölleridir. Ülkenin güneybatısında bulunan Aral Gölü suyunun çekilmesi nedeni ile küçülmektedir. Göllerin önemli bir kısmı çok tuzlu olduğundan tuz üretimi yapılmaktadır. Balkaş ve Zeysan ise önemli tatlı su gölleridir. İrtiş'de iki, İle ve Sırderya'da birer olmak üzere ülkenin dört büyük barajı vardır.
 
Ülkede tam anlamıyla karasal iklim hakimdir. Bu nedenle çok soğuk kışlar ve çok sıcak yazlar yaşanmaktadır. Kuraklık süresi ve sıcaklık farkları büyüktür. Yazın ortalama hava sıcaklığı kuzey bölgelerinde 20ºC, güney bölgelerinde ise 30ºC’dir. Kışın ortalama hava sıcaklığı ise kuzey bölgelerinde –20 ila -22ºC, güney bölgelerinde -4 ila -8 ºC’dir. Astana’daki ortalama sıcaklıklar kışın -18ºC, yazın 20ºC’dir. Almatı’daki ortalama sıcaklıklar ise kışın -8ºC, yazın 22ºC olmaktadır. Yıllık metrekareye düşen yağış miktarı ortalama 250-350 mm3'tür.
 
Kazakistan'da tabii bitki örtüsü kuzeyden güneye gittikçe farklılaşmaktadır. Kuzeydeki küçük orman ve ağaçlıklarla kaplı bozkır sahası güneye inildikçe çöle dönüşmektedir. Irmak boyları ağaçlık ve çalılıktır. Kumluk alanlarda saksavul ağaçları ve çalı türünden ılgınlar bulunmaktadır. Altay ve Tanrı Dağları ise çam ağaçları ile kaplıdır. Ülkenin en yüksek noktası 6.994 metre yükseklikle Tanrı Dağları’ndaki (Tien-Şan) Han Tengri zirvesidir. En alçak yeri ise -132 metreyle Batı Kazakistan'daki Karakıya Çukuru’dur. Kazakistan’ın %7'sini ormanlar, %4’ünü dağlar, %26'sını ekilebilir alanlar, %23'ünü bozkır, %40'ını da çöl görünümlü topraklar oluşturmaktadır.
 
Siyasi, İdari Yapı ve Tarihçe

 

Parlamenter bir cumhuriyet olan Kazakistan Cumhuriyeti, 16 Aralık 1991 tarihinde Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını kazanmasından bu yana Nursultan Nazarbayev başkanlığında yönetilmektedir. Nazarbayev, 1991 yılında göreve gelmesinin ardından 1999 yılı Ocak ayında yedi yıllığına yeniden Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Nazarbayev, 2005 yılı Aralık ayında gerçekleştirilen en son Cumhurbaşkanlığı seçiminde yeniden Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir. Yönetsel alanlarda Cumhurbaşkanı tarafından yapılan düzenlemeler, Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ve Bakanlık yenilemeleri ile gerçekleştirilmektedir. Nur Sultan Nazarbayev, ülkede günümüzdeki politik istikrarın ana unsuru konumundadır. Özellikle 1995 yılından itibaren Nazarbayev’in Kazakistan’ın politik yapısı üzerindeki etkisi giderek artmıştır. Bunda, 1995 yılında gerçekleştirilen iki referandum etkili olmuş, söz konusu referandumlar neticesinde 30 Ağustos 1995 tarihinde Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini genişleten ülkenin bağımsızlık sonrasındaki ikinci Anayasası kabul edilmiştir. Bu Anayasaya göre Kazakistan Cumhuriyeti demokratik, laik bir hukuk devletidir. 1998 yılı Kasım ayında parlamento Cumhurbaşkanı’nın gücünü artıran bir dizi karar almıştır. Buna göre Cumhurbaşkanlığında azami yaş sınırı ve en fazla iki dönem sınırı kaldırılmış; Cumhurbaşkanlığının bir dönemlik süresi beş yıldan yedi yıla çıkartılmıştır. Cumhurbaşkanına 27 Ekim 2000 tarihinde dokunulmazlık hakkı tanınmıştır. Ülkenin başkentinin Almatı’dan Astana’ya taşınması kararı 1994 yılında Nur Sultan Nazarbayev tarafından alınmış olup, taşınma 10 Aralık 1997’de tamamlanmıştır. Tüm kurumların Almatı’dan Astana’ya taşınması ise 1998 yılında tamamlanmıştır. Taşınma kararı devlet bütçesini etkilemeye devam etmektedir. 2005 yılında 1995 Anayasasında yapılan değişikliklerle Nur Sultan Nazarbayev’in görev süresi üzerindeki tüm kısıtlar kaldırılmıştır. Nazarbayev’in 2019 yılı Mart ayında istifa etmesinin ardından 9 Haziran 2019 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini Kasım Cömert Tokayev kazanmış ve 12 Haziran 2019 tarihinde yemin ederek görevine başlamıştır. Yeni Cumhurbaşkanı Tokayev göreve geldikten kısa bir süre sonra başkent Astana’nın adı Nursultan olarak değiştirilmiştir.


 
Yasama organı parlamento ve senatodur. Kırk yedi üyeli senatonun otuz iki üyesi altı yıllığına seçilmektedir. Geri kalan on beş üye ise Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır. Parlamento ise yüz yedi üyeden oluşmakta, doksan sekizi seçilmektedir. Geri kalan dokuz koltuk ise ülkedeki etnik azınlıkları temsil eden Kazakistan Halkları Asamblesine ayrılmıştır
 
Ülke, içinde Almatı’nın da yer aldığı bazı seçilmiş şehirler için ayrı yönetim yapılarına sahip 14 idari bölgeye (eyalet) bölünmüştür. Yerel hükümet bütçesi yerel meclis tarafından onaylanmaktadır. Bölgesel temsilcilerin görev süresi beş yıldır. Bölgesel yönetimin (Akimat-Valilik) idarecisi olan Valiler, Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır. Bölgesel hükümetlere sınırlı özerklik tanınmıştır. Ancak, Almatı’nın istisnai olarak kapsamlı otoritesi bulunmaktadır.
 
Ülkedeki Eyaletler: Akmola, Aktöbe, Almatı, Atırav, Batı Kazakistan, Doğu Kazakistan, Güney Kazakistan, Jambul, Karagandı, Kızılorda, Kostanay, Kuzey Kazakistan
 
Tarihçe
 
Türk ve Moğol boylarının bir araya gelmesi ile tarih sahnesine çıkan Kazaklar, bugünkü Kazakistan’ın bulunduğu bölgeye 13. yüzyılda göç etmiştir. Kazakların tek bir ulus olarak birleşmeleri uzun zaman almıştır.
 
Modern Kazakistan’ın tarihi Rusya’nın tarihi ile bağlantılıdır. 1730 yılında üç Kazak aşiretinden birinin dış saldırılardan korunma amacı ile Rus korumasına başvurması Kazakların aşamalı olarak Rus İmparatorluğu güdümü altına girmesi sürecini başlatmıştır. Günümüz Kazakistan toprakları 18. yüzyılda Ruslar tarafından fethedilmiş ve Kazakistan 1936 yılında bir Sovyet Cumhuriyeti olmuştur.
 
Komünizm genellikle göçebe olan Kazaklara çok ciddi zararlar vermiştir. Sovyet dönemi boyunca Kazak halkı yerleşik hayata geçişe zorlanmıştır. 1930’lu yıllar süresince Kazak nüfusu açlık, göç ve tasfiye nedeni ile 4 milyondan 3 milyona düşmüştür. Stalin dönemi boyunca Kazakistan toprakları istenmeyen etnik grupların sürüldüğü bir yer olmuştur. Bu dönem boyunca Kazakistan topraklarına Rus göçü de önemli ölçüde artmıştır. 1950’ler boyunca ülke hem siyasi açıdan hem de sayısal olarak Rus egemenliği altında kalmıştır. Ancak, Kazaklar Ruslara sadık kalmakla birlikte yerel siyasette ağırlıklarını artırmaya başlamıştır. Bunda özellikle Kazak Komünist Partisi birinci sekreteri Dinmuhamed Kunayev’in rolü olmuştur. Kunayev yönetimi 1986 yılı Aralık ayında Sovyet lider Mihail Gorbaçov tarafından sonlandırılmıştır. Kunayev yerine yozlaşma ile mücadelede uzmanlaşmış Rus Genadi Kolbin göreve getirilmiştir. Kolbin’in göreve getirilmesi ile Rus güdümüne geri dönüşten korkan binlerce Kazak genci Almatı sokaklarında gösteriler yapmış, Sovyet yetkililerin şiddetli engellemeleri ile karşı karşıya kalmıştır.
 
Kolbin’in yerine 1989 yılında Kazak orijinli Nursultan Nazarbayev atanmıştır. Nazarbayev, geniş Rus azınlığın tepkisi ve ülkenin Rusya’ya ekonomik bağımlılığını göz önünde bulundurarak bağımsızlığa muhalefet etmiştir. Mart 1991’de gerçekleştirilen tartışmalı referandumda halkın büyük çoğunluğunun ülkenin Sovyetler Birliği’nin bir parçası olarak kalmasını tercih ettiği sonucu çıkmıştır. Ancak 8 Aralık 1991 tarihinde Rusya, Beyaz Rusya ve Ukrayna’nın Bağımsız Devletler Topluluğu’nu oluşturmak üzere SSCB’den kopması Kazakistan’ı gönülsüz de olsa bağımsızlık yönüne itmiştir. Kazakistan, 16 Aralık 1991 tarihinde Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığını ilan eden son ülke olmuştur. Kazakistan aynı zamanda BDT ülkeleri içinde kendi yerel dilini resmi dil haline getiren en son ülke olma özelliğine de sahiptir. Nazarbayev Aralık 1991’de yapılan ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminde tek aday olmuş ve oyların %95’ini alarak Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
 
Nüfus ve İstihdam
 
Ülke nüfusunun 2014 yılı itibarı ile 17,4 milyon olduğu tahmin edilmektedir. Yüzölçümü açısından dünyanın 9., eski Sovyetler Birliği’nin 2. en büyük ülkesidir. Nüfusun çoğunluğu, ülkenin kuzey ve güney doğusunda yaşamaktadır. Ülkenin orta ve batı kısımlarında nüfus seyrektir. Ülkede nüfus yoğunluğunun önemli derecede düşük olmasının başlıca nedeni ülkeden dışarıya olan göçlerdir. Doğal nüfus artış hızı, dışarıya olan göçe yetişememektedir. 1989-1999 yılları arasında 1,5 milyon kişi Kazakistan dışına göç etmiştir. Bunların çoğu, Rusya’ya göç eden etnik Ruslardır; etnik Alman nüfusunun da yarısı Almanya’ya gitmiştir. 2000 yılından bu yana gerçekleşen güçlü ekonomik büyüme ülkeden göç eğilimini tersine çevirmiş ve 2004 yılında net göç ilk kez pozitife dönmüştür.  Nispeten yüksek doğum oranları ve azınlıkların göçü neticesinde 1920’lerden bu yana ilk defa Kazak nüfus çoğunluğu elde etmiştir. Ülke, son yıllarda Orta Asya’daki fakir komşuları ve Çin’den göç almaktadır. Buna ilave olarak ülkeden Rusya’ya göçte yavaşlama gözlenmektedir.
 
Göçe rağmen ülkede halen geniş bir Rus azınlık bulunmaktadır. 2001 itibarı ile ülkedeki Rusların nüfusa oranı % 30’dur. Bağımsızlık sonrasında Ruslar kamudaki önemli görevlerden uzaklaştırılmıştır. Kazaklaştırma Programı kapsamındaki bu uygulama kamuda vasıflı işgücü kaybına neden olmuştur. Günümüzde bu uygulama yumuşatılmıştır. Nazarbayev’in Kazak alfabesinin Kiril alfabesinden Latin alfabesine dönüştürülmesi yönünde bir teklifi vardır. Bunun 12-15 yıllık bir süreçte gerçekleştirilmesi öngörülmektedir.
 
60 yaş üzeri nüfusun toplam nüfusa oranı düşük düzeydedir. Nüfusun yalnızca yaklaşık %10’u 60 yaş üzerindedir. Ülkedeki fakirlik son yıllarda GSYİH’daki hızlı artış eğilimi ile birlikte önemli ölçüde düşüş göstermiştir. Kazakistan İstatistik Ajansı’na göre ülkede fakirlik sınırı (ayda 35 $) altında yaşayan nüfusun oranı 2004’te %33,9 iken, 2010 yılında %6,5’e gerilemiştir. Gini katsayısı ise 2001’de 0,366 iken 2010 yılında 0,278’e gerilemiştir. 
 
1999’dan itibaren gözlenen hızlı ekonomik büyüme istihdam artışı ve yaşam standartlarında artış sağlamıştır. 2004’te 381.000 kişi olan yıllık ortalama işsizlik 2007’de 597.200 kişi (toplam işgücünün %7,3’ü) olmuştur. Sonrasında azalma eğilimi gösteren ortalama işsizlik oranlarının 2014 yılında 5,2 olarak gerçekleşmiştir.
 
Diğer taraftan müteahhitlik hizmetleri gibi sürekli büyüme gösteren sektörlerdeki istihdam resmi verilerde yeterince yansıtılmamaktadır. Bunun nedeni özellikle konut inşaatında gayrı resmi istihdamın halen hâkim olmasıdır.
 
Petrol sektörü ile ivme kazanan ekonomik büyümenin etkileri başta hizmet sektörü olmak üzere diğer sektörlere de yansımıştır. Hizmet sektörü ülkede en fazla istihdam sağlayan sektör konumundadır. Bununla birlikte uzun vadeli işsizlik verileri özellikle ülkenin kuzeyindeki eski ağır sanayinin yoğunlaştığı bölgelerde yüksektir.
 
 
 
 
İşsizlik 
 

 

 Yıl İşsizlik Oranı (%) 
2009 6,6
2010 5,8
2011 5,4
2012 5,3
2013 5,2
2013 5,2
2014 5,2
2015 54
2016 5,4
2017 4,9

Kaynak: IMF World Economic Outlook
 
Kazakistan yabancı işgücü istihdamında kota uygulamaktadır. Kotalar devlet tarafından her yıl yeniden belirlenmektedir. Yetkililer yabancı yatırımcıları yerli işçi eğitme ve istihdam etme konusunda giderek artan bir şekilde yönlendirmeye çalışmaktadır.
 
Eğitim
 
Sovyet dönemi boyunca bilim ve teknoloji çalışmalarında daha fazla rol alan Rus azınlık ve azınlıktaki diğer etnik grupların çoğunluğunun bağımsızlık sonrasında ülke dışına göç etmesi nedeni ile Kazakistan’ın vasıflı işgücünde ciddi bir kayıp söz konusu olmuştur. Okuryazarlık oranı, 1999 nüfus sayımına göre %97,5 olup, yüksek düzeydedir. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)’na göre yetişkin okuryazarlık oranı %99,7, genç okuryazarlık oranı ise %99,8’dir. Yükseköğrenim gören öğrenci sayısı 2000/01 döneminde 440.700 iken, 2009/10’da 610.264’e ulaşmış durumdadır. Ancak yükseköğrenim öğrenci sayısı en yüksek 2007/08 döneminde ulaşılan 717.000 seviyesinin altındadır.
 
Doğal Kaynaklar ve Çevre
 
Kazakistan, petrol ve doğal gaz rezervleri yönünden zengindir. Ülkenin petrol rezervleri doğal gaz rezervlerine göre daha fazladır. Kazakistan eski Sovyet Cumhuriyetleri içinde Rusya’dan sonra ikinci büyük petrol üreticisidir. Ülke ekonomisi büyük ölçüde petrol ihracatı gelirlerine dayalıdır.
 
British Petroleum (BP) tarafından yayımlanan Statistical Rewiev of World Energy isimli süreli yayının tahminlerine göre ülkenin toplam petrol rezervi 39,8 milyar varil civarındadır. Bu rakam, toplam dünya rezervinin %2,9’unu oluşturmaktadır. Ülkenin rezerv seviyesi Hazar Denizi’ndeki yeni bulunan rezervler ile birlikte giderek artış göstermektedir.
 
Kazakistan’ın doğal gaz rezervi ise dünya toplam rezervinin %1,0’ını oluşturmakta olup, toplam 1,8 trilyon metreküpe tekabül etmektedir. Ayrıca, ülke dünya kömür rezervinin de %3,9’una (33,6 milyar ton) sahiptir. Kazakistan altın rezervleri bakımından da zengin bir ülkedir.
 
Ülkenin Vasilkovskoye madeninde yaklaşık 370 ton altın rezervi bulunmaktadır. Ayrıca zengin demir filizi, bakır, krom, kurşun, wolfram, tungsten ve çinko yatakları da bulunmaktadır.
 
Kazakistan, Sovyetler Birliği döneminden kalan iki ciddi çevre problemi ile karşı karşıyadır. Bunlardan birisi, doğu sınırına yakın Semipalatinsk bölgesinin Sovyetler Birliği döneminde nükleer deneme alanı olmasından kaynaklanan radyoaktivite sorunudur. Bölgede kansere yakalanma oranı ortalamanın üzerinde olmamakla birlikte, radyoaktivitenin insan sağlığı ve çevre üzerinde uzun dönem etkileri hala belirsizdir. İkinci bir sorun da, Kazakistan’ın kıyısı olduğu Aral Gölü’nün Siriderya ve Amuderya nehirlerinin Orta Asya’daki pamuk üretimi nedeniyle aşırı kullanımı dolayısıyla kurumakta olmasıdır. Kalan su da böcek ilaçları ve gübre atıkları ile kirlenmekte olduğu için, bölge nüfusu ve tarımsal kullanım açısından çok önemli sorunlar doğmaktadır. Bu sorunlar ülkede balıkçılığın sona ermesine ve su temini zorluklarının yaşanmasına neden olmuştur. Aral Denizi’nin kurutulması, Vozrozhdensky adasının bir yarımada haline gelmesine neden olmuştur. Ancak Sovyet döneminde biyolojik test bölgesi olan adanın, yarımada haline gelmesi ile çeşitli salgın hastalıkların yayılması tehlikesi oluşmuştur.

Sitemizde ve uygulamamızda çerezler kullanılmaktadır. Buradan İnceleyebilirsiniz..